CENEVRE – Suriye’nin Cenevre’deki Birleşmiş Milletler Ofisi ve Uluslararası Örgütler nezdindeki daimi temsilcisi Husamettin Ala, Suriye Soruşturma Komisyonu tarafından benimsenen düşmanca yaklaşımın ve Suriye’nin topraklarını özgürleştirme ve halkını işgal uygulamaları ve terör örgütlerinin suçlarından koruma hakkını ve görevini tanımayı reddetmesini, raporlarını profesyonel ve nesnel bir karakterden yoksun bırakmakta olduğunu teyit etti.
Suriye’nin petrol ve buğdayının sürekli yağmalanması ve sınırdan kaçakçılığı, Amerikan işgalinin suç ortaklığıyla gerçekleştiriliyor
Büyükelçi Ala bugün, İnsan Hakları Konseyi’nin kırk sekizinci oturumunda 4. maddede (Suriye Soruşturma Komisyonu raporu) yaptığı açıklamada, “Konsey’in Amerikan, Türk ve İsrail saldırılarını ve terör örgütlerine lojistik ve askeri desteklerini görmezden gelmekte ısrar etmesi tartışmalıdır” darken, Suriye’nin petrol ve buğdayının sürekli yağmalanması ve sınırdan kaçırılmasının Amerikan işgali ile işbirliği içinde yürütüldüğüne ve Suriyelileri ulusal kaynaklarından mahrum bıraktığına dikkati çekti.
Büyükelçi Ala, Türk rejiminin suyu sivillere karşı şantaj ve silah olarak kullanmasının, Fırat Nehri’nin akışını azaltarak milyonlarca Suriyelinin hayatını tehdit ettiğini ve Haseke kenti ve çevresine su pompasını tekrar tekrar durdurduğunu, toplu ceza ve insanlığa karşı suç teşkil ettiğini belirtti.
Suriye’ye dayatılan cebri ekonomik tedbirler krizden çıkma çabalarına zarar veriyor
Büyükelçi Ala, 2017 yılında ABD’nin Rakka vilayetine bağlı Mansoura köyünde yerinden edilmiş kişilerin merkezi olarak kullanılan bir okula düzenlediği baskında elliden fazla vatandaşın hayatını kaybettiğini belirtti. Bu bağlamda devam ederek Ala, Türkiye’nin Afrin’i ve diğer Suriye bölgelerini işgali, Türk rejiminin uygulamaya çalıştığı demografik değişim bağlamında düzinelerce can aldı, okulları ve mülkleri yıktı ve on binlerce insanı yerinden ettiğini kaydetti. Ala, komisyonun raporlarındaki zafiyetin gerekçesini, bu suçlarla ilgili ülkelerin komisyonun yetkisine ve çalışmalarını düzenleyen kararlara riayet etmelerinde bulduğuna dikkati çekti.
Büyükelçi Ala, Suriye’ye uygulanan tek taraflı ekonomik tedbirlerin vatandaşlarına büyük acılar yaşattığını, temel haklarını ihlal ederken, geçim kaynaklarını ve krizden çıkma çabalarını zedelediğine de işaret etti.
Dera’daki durumla ilgili gerçeklerin kasıtlı olarak çarpıtılması, suçları sivillere ve askeri personele kadar uzanan terörist grupları teşvik ediyor
Büyükelçi Ala, komite tarafından benimsenen düşmanca yaklaşımın, çalışmalarını ve Suriye hükümetine yönelik önceden hazırlanmış suçlamalarını yönlendirmede ısrar etmesi, idari ve yasal prosedürlerini sorgulaması, topraklarını özgürleştirme ve halkını işgal uygulamaları ve terör örgütlerinin suçlarından koruma hak ve görevini tanımaktan kaçınmasında ısrar ettiğini vurguladı.
Büyükelçi Ala, Dera’daki durumla ilgilenirken gerçeklerin kasıtlı olarak çarpıtılmasının, ancak suçları sivillere ve askeri personele kadar uzanan ve 18 belediye başkanı ile onlarca sivil ve askeri personelin hayatına mal olan terör örgütlerine bir teşvik olarak açıklanabileceğini belirtti. Bu bağlamda Ala, silahlı varlığın sona ermesinden sonra halkın şehir ve köylerine geri dönmesinin ve bir takım alanların devlet otoritesine iade edilmesinin, hükümetin aldığı yaklaşımın doğruluğunu teyit ettiğine dikkat çekti.
Büyükelçi Ala ayırca, Komisyonun raporunda kimyasal silahlarla ilgili iddiaların gündeme getirilmesinin, Komisyon’u kuran İnsan Hakları Konseyi’nin yetkileri ve yetkisi dışında olduğunu ve Suriye’nin daha önce ilgili forumlarda tutumunu netleştirdiği bu iddiaları reddettiğini vurguladı.
Büyükelçi Alla, heyetin mesleki hatalarla lekelenmiş çalışma metodolojisine bağlı kalması, ispat standartlarını ihlal etmesi, sahadaki gerçekleri görmezden gelmesi, terör örgütleri, Türk ve Amerikan işgalinin suç ve ihlallerini soruşturmaktan kaçınmasının tarafsızlık ve nesnellik temel ve ilkelerinden saptığına işaret etti.