ŞAM – Arap Barolar Birliği’nin Şam’da düzenlenen 2021 yılının daimi ofisinin ilk toplantısında, Suriye halkına yönelik zalim ablukanın kaldırılması gereğine çağrı yaparak, Suriye’nin terör ve terörizmi ortadan kaldırmak için her yolu izleme ve işgal altındaki tüm topraklarını kurtarmak için tüm yolları kullanma hakkına sahip olduğunu belirtti.
Toplantıya katılanlar sonuç bildirgelerinde, sömürgeci devletlerin Suriye topraklarının herhangi bir bölümünü hedef almasını ve terör çetelerini desteklemesini kınayarak, uluslararası toplumu işgal altındaki ülkelere baskı yapmaya ve onları Suriye topraklarından çekilmeye zorlamaya çağırdı.
Bildirgede, Türk rejiminin Haseke ilinde yaşayan 1,5 milyon Suriyelinin içme suyunu keserek bir yıldır devam eden büyük suçu da kınandı. Türk rejiminin Irak ve Suriye’den su kesmesini de kınayarak, suçlarına ek olarak insanlık suçu ve uluslararası hukuka aykırı olarak nitelendirildi.
Bildirgede, daimi ofisin Suriye’nin terörü ve teröristleri ve Suriye topraklarındaki kalıntılarının ortadan kaldırılması için her yolu izleme hakkını desteklediğini, Suriye’nin işgal edilen Golan başta olmak üzere işgal altındaki topraklarını geri alma hakkının altını çizerek, Golan halkının İsrail saldırganlığı karşısındaki dik duruşunu selamladı.
Daimi Büro beyanında, Suriye’ye yönelik haksız kuşatmanın kaldırılması, Arap hükümetlerini kendilerine dayatılan sözde “Sezar Yasası”nın uygulanmasını reddetmeye ve Arap Birliği’ni Suriye’yi lideki doğal koltuğuna geri döndürmeye çağırdı. Beyanda, Suriye’nin saldırganlığa karşı kazandığı zaferin, Arapların sömürgeciliğe ve destekçilerine karşı verdiği mücadelenin parlak bir bölümü olan halk, ordu ve liderliğin dayanışmasının bir sonucu olduğuna dikkat çekilerek, Arap ümmeti önündeki doğru yolun Ortak eylem, Arap-Arap ilişkilerinin geliştirilmesi ve Arapların ekonomik, siyasi ve askeri entegrasyonuna yönelik çalışma olduğunu açıkladı.
Filistin davasının Arapların birinci, esas ve merkezi meselesi olduğuna dikkat çekilen açıklamada, işgal altında Filistin halkının maruz kaldığı büyük suçların Siyonist çeteler tarafından Filistin davasını tasfiye etmek, Filistin davasını yıkmak ve halkının iradesini kırmak amacıyla işlendiğine dikkat çekildi.
Daimi Büro yaptığı açıklamada, Filistin direnişinin tüm biçimleriyle Filistin’i özgürleştirmenin tek yolu olduğunu ve Filistin uzlaşmasının Filistin’in geri alınmasına giden doğru yolda kutsal bir görev olduğunu yineleyerek, Arap hükümetlerini Siyonist oluşumla bağlarını kesmeye ve büyükelçilerini Arap başkentlerinden kovmaya çağırdı.
Açıklamada, insanlığa karşı suç ve uluslararası yasaların ihlali olan Gazze’ye yönelik son Siyonist saldırganlığı kınandı.
Beyanda, Irak’ın istikrarının, Irak halkının tutkuyla bağlı olduğu Irak ulusal kimliğini hedef alan mezhep çatışmalarından uzak tutulmasına bağlı olduğu belirtilirken, Irak halkını birleşmeye ve işgalden kaynaklanan çatışmalardan vazgeçmeye çağırdı.
Lübnan’la ilgiliyse Daimi Ofis, Lübnan halkının kuşatılması, Beyrut limanına yapılan saldırı ve İsrail’in Lübnan ve kurumlarına yönelik sürekli terörist operasyonlarının, Siyonist-Amerikan’ın Lübnan ve halkını Siyonist oluşumla normalleşme anlaşmasını imzalamaya mecbur etmek için boyun eğdirme iradesinin sonucu olduğunu açıkladı.
Beyanda, Lübnan’da hükümetin kurulmasındaki gecikmenin, ondan geriye kalanları dağıtmak ve mezhep sistemini Lübnan devleti ile değiştirmek için bir hizmet olarak geldiği belirtildi.
Tunus’a ilişkin açıklamada, tüm anlaşmazlıklardan kaçınılması ve üç başkan arasındaki diyalog masasına oturması ve boğucu krizden çıkmak, ulusal diyaloğu kabul etmek, iflas ve çöküş hayaletini kovmak için anayasal kurumların oluşturulması çağrısında bulunuldu.
Beyanda, Mısır Arap Cumhuriyeti ve Sudan’ın, uluslararası nehirleri düzenleyen uluslararası hukuk ve bu konuda imzalanan uluslararası anlaşmalar uyarınca iki ülke olarak Nil Nehri’nin suları üzerindeki devredilemez hakları konusunda tam desteği teyit edilerek, uluslararası toplumu Etiyopya’ya Nil Nehri üzerindeki uluslararası yükümlülüklerine uyması için baskı yapmaya çağırdı.
Sonuç bildirgesinde ayrıca, kardeş Yemen’in birliğinin, halkların birleşik halinin, liderliğin ve devam eden çatışmanın sona ermesinin ve Yemen düşmanlarının körüklediği çatışmalar yerine Yemen halkı arasında diyalog talebinin teyid edildiği belirtilerek, herhangi bir Arap ülkesine yönelik herhangi bir askeri müdahaleyi reddedildi ve Arap ülkelerinden Yemen ve toprak bütünlüğü için siyasi bir çözüm bulmasını istedi.
Beyanda ayrıca Fas’ın toprak bütünlüğü ve İspanya’nın Ceuta, Melilla adaları ve Fas adalarının geri kalanını işgal etmesinin reddedildiğini belirterek, İspanya’ya burayı boşaltması ve bunun için tüm diplomatik ve yasal önlemleri alması, Cezayir ile Fas arasındaki sınırların açılması çağrısında bulundu.