NEW YORK – Suriye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Dr. Beşşar Caferi, Suriye’nin terörizmle mücadelede sadece kendisini değil, aynı zamanda bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliği, insanlık medeniyetinin değerlerini ve uluslararası hukuk ilkelerini savunmada da ön saflarda yer aldığını belirterek, hakimiyet ve işgal politikalarını reddeden tavırlarından caydırmak için uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler’in ilke ve amaçlarına aykırı bir ekonomik terörizm kurbanı olduğuna işaret etti.
Bağlantısızlar Hareketi Ülkelerinin Koordinasyon Ofisi’nin Bakanlar toplantısı önesinde yaptığı açıklamada Caferi, “Bandung 65 … Bağlantısızlar Hareketi Covid 19 da dahil olmak üzere ortaya çıkan küresel zorluklarla yüzleşmede daha birleşik, etkili ve bağlantılıdır, “Bandung konferansından bu yana ülkelerimiz, devletlerin egemenliğine, bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne ve eşitliğine saygıya dayalı, içişlerine karışmamayı, saldırganlıktan veya güç kullanılmamayı ve anlaşmazlıkları barışçıl yollarla çözmeyi temel alan barış, adalet, saygı, dayanışma ve işbirliğinin hakim olduğu daha güvenli bir dünyaya ulaşma konusunda anlaştılar. Bütün bunlar Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın kurucu babaları tarafından belirlenen Şart’ın hükümleriyle tutarlı ilkelerdir” dedi.
Caferi, “65 yıllık kuruluşundan sonra bugün, bütün hareketimiz ve ülkelerinin çoğu, ulusal kapsamın ötesinde bölgesel ve uluslararası seviyelere kadar birçok zorlukla karşı karşıyadır.. hareketin kimliği ve uluslararası arenada tanık olduğu dönüşümler ışığındaki rolü, hareketimizin çalışmalarını yeniden düzenlemek ve uluslararası denge ve ilişkilerde etkin bir güç olarak uluslararası arenadaki önemli rolünü yeniden tesis etmek için gerekli önlemleri almak da dahil olmak üzere gözden geçirme ve geliştirmeye tabi olmalıdır” dedi.
Caferi, “Hareketimizin birçok ülkesi, güvenliğini ve istikrarını istikrarsızlaştırmayı, egemenliklerini, bağımsızlıklarını, birliğini ve toprak bütünlüğünü baltalamayı veya meşru rejimleri zor kullanarak değiştirmeyi amaçlayan saldırganlık, işgal ve dış müdahale uygulamalarından yıllardır acı çekiyor.. Son yıllarda, bazı tanınmış ülkelerin teröre destek ve yatırım yapma, Suriye Arap Cumhuriyeti de dahil olmak üzere hedef alınmış ülkelerin halklarının yaşamları, çıkarları ve refahı pahasına siyasi gündemlerine ulaşmak için “sınır tanımayan teröristleri” çalıştırmaya başvurmasıyla temsil edilen bu ilkelere yeni bir meydan okumaya tanık oldu.. Suriyelilerin, “IŞİD” ve “Nusra Cephesi” ve bunlarla bağlantılı çeşitli isimler tarafından işlenen terör suçlarıyla yüzleşmek için hayatları ve malları için ağır bir bedel ödedi” dedi.
Caferi, hareketin bazı ülkelerinin Bandung’un hedef ve değerlerinden sapıp bazı etkili ülkelerin çıkarlarına ve bölgemizdeki gündemlerine hizmet etmek için düşmanca politikalar benimsemelerinin üzücü olduğuna işaret ederken, bu da Bandung’un ilke ve değerlerine yeniden bağlılık çağrısının uygunluğunu teyit ettiğini belirtti.
Caferi ayrıca, terörizme ve doğrudan saldırganlığa ek olarak, Suriye de dahil olmak üzere hareketin birçok ülkesinin, uluslararası hukuku ve BM’in ilke ve amaçlarını ihlal eden bazı ülkelerin uyguladığı ekonomik terörizm kurbanı olduğunu işaret etderken, 1978’den beri birbirini izleyen Amerikan yönetimlerinin bizi hakimiyet ve işgal politikalarını reddeden tutumlarımızdan vazgeçirmek Suriye ekonomisine ve hayati sektörlerine tek taraflı zorlayıcı yaptırımlar uyguladıklarını belirtti.
Suriye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi, bu yasadışı yaptırımların Suriye vatandaşını günlük hayatının tüm detaylarıyla hedef aldığını ve Suriye devlet kurumları ile onların insani ortaklarının vatandaşlarına temel hizmet ve destek sağlama, insani ve yaşam koşullarını iyileştirme becerilerini sınırladığını belirtti.
Caferi, buna rağmen, Amerikan yönetimi ve müttefiklerinin, Suriye devletini devirmek, ulusal seçeneklerini baltalamak, terörizme ve saldırı eylemlerine yatırım yaparak siyasi ve askeri olarak elde edemediklerini kazanmak amacıyla ekonomik terörizmlerini sözde “Sezar Yasası”na yükselttiklerini belirtirken, bu bağlamda Suriye’nin, özellikle “Covid 19” salgınından kaynaklanan ek zorluklar ışığında, bu zorlayıcı yaptırımları reddettiklerini teyit eden ve onlara yardım eli uzatan dost ülkelere hitap ettiğine dikkat çekti.
Caferi ayrıca, “Covid 19” salgınının özellikle büyüme yolunda olan Bağlantısızlar Hareketi Ülkeleri için küresel bir meydan okuma ve tüm ülkelerimizdeki ekonomik, sağlık, eğitim ve hatta toplumsal sektörler üzerinde büyük baskı oluşturduğunu belirtirken, bunun için de ortak bir yaklaşım benimsemesi ve işbirliği ile ticaret ve ekonomik alışverişi güçlendirme hareketi gerektirdiğini vurguladı.
Caferi, bu salgının bile siyasallaştırıldığını ve bazı Batılı ülkeler tarafından maalesef bazı ülkeleri hedef almak için kullanıldığını, BM Genel Sekreteri ve örgütün üst düzey temsilcilerinin ülkelerimizin omuzlarındaki yükleri omuzlamasına imkan verecek bu tek taraflı zorlayıcı yaptırımlerı azaltmaları yönündeki çağrıları da göz ardı edildiğine işaret ederken, halkların toplu cezalandırılması, uluslararası hukuk ve insan hakları belgelerinin açık bir ihlali olarak tek taraflı zorlayıcı yaptırımları reddeden hareketin kararlı duruşlarındaki ısrarını vurguladı.
Caferi; Suriye’nin yasadışı “uluslararası koalisyonun”, Türkiye ve “İsrail”in saldırılarını kınamak ve durdurmak ve Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarındaki herhangi bir yabancı kuvvetin yasadışı varlığını sona erdirmek için hareket ülkelerinin desteğini dört gözle beklediğine işaret etti.
Çeviri: M.Y