NEW YORK – Suriye’nin Birleşmiş Milletler’deki daimi temsilcisi Dr. Beşşar Caferi, Suriye’nin teröre karşı mücadelesinde yanında durmayan, topraklarındaki illegal yabancı varlığın sona erdirilmesi ve ekonomik yaptırımların kaldırılmasını içermeyen herhangi bir siyasi yolun gerçekçi olmayacağını belirtti.
Suriye ile ilgili Güvenlik Konseyi’nin dünkü oturumunda Caferi, Güvenlik Konseyinin “İsrail”in Suriyeli Golan’ı işgal etmesi üzerinden yarım yüzyıldan fazla bir zaman geçmesinden sonra uygulanan suskunluğunun Amerikan Yönetimini 1981 yılı 498 sayılı Konsey kararının gereksinimlerini yerine getirmekten sıyrılmaya teşvik ettiğini bundan doolyı da ABD başkanı Donald Trump’ın Golan ile ilgili meşru olmayan bir karar almaya teşvik ettiğini söyledi.
Caferi, Güvenlik Konseyinin sessizliğinin, İsrail işgal varlığını ve ABD’nin ve bir avuç üye ülkenin yardımıyla koruması ve teşviki ile Arap ülkelerini işgal etmeye, toprak almaya, yerleşim birimlerini geniletmeye, adil ve kapsamlı barıştan sıyrılmaya teşvik ettiğini ve bölgeyi benzeri görülmemiş bir savaşa ittiğine işaret etti.
Caferi, uluslararası hukuka ve BM kararlarına yönelik Amerika ve İsrail’in kibirli tutumunun yalnızca bununla sınırlı olmadığını, çünkü işgalci varlığın, kendisinin ve başkalarının tasarruf hakkı olmadığı Golan üzerinde ABD başkanı adına işgal altındaki Suriyeli Golan’da yeni bir yerleşim birimi kurarak yakın zamanda kriz ve tırmandırma derecesini artırdığını söyledi.
Caferi, geçen yıllar içerisinde İsrail işgalinin batılı bazı büyük devletlerin yardımıyla aşırıcılık ve terörizm ideolojileri, ruhani İslam’ın Hanif İslam’la ilgisi olmayan siyasi İslam ile değiştirilmesi için sabitleştirilmesi girişimlerinin, Avrupanın ondan vazgeçmesi ardından Erdoğan’ı doğu ve güneydeki komşularına ittiğini ve Osmanlı salatanatı evhamını ihya etmeye ittiğini ve Erdoğan’ın “halifeliğin yeniden canlandırılması” rüyasının, bazı Arap ülkelerinde siyasi İslam liderlerinin iktidara gelmesiyle elde edilebileceği şüphesinde olduğunu vurguladı.
Caferi, Suriye’nin, Suriye’nin liderliği ve mülkiyeti altındaki Suriye’de bir diyaloğun kolaylaştırılması misyonunun başarısını sağlamak için Suriye’nin BM Özel Elçisi ile işbirliğine hazır olduğunu yineledi.
Bazı Devletler Uluslararası Barış ve Güvenliği Tehdit Etmek İçin Güvenlik Konseyi’nden Yararlanıyor
Genel Kurul’un terörle mücadele oturumunda yaptığı konuşmada, Caferi, BM ilke ve misak amaçlarına aykırı olan, uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden siyasi ve askeri uygulamalar yapan bazı ülkelerin Güvenlik Konseyi’ni istismar ettiklerini belirterek, BM’nin hala Suriye ve Filistin halklarını İsrail işgalinden ve Suriyelileri ve Iraklıları terörizmden korumak için erken uyarı sistemini devreye sokmaktan aciz kaldığına işaret etti.
Caferi, Suriye’nin, ilke olarak, BM Genel Sekreterinin, vatandaşlarının korunmasında Devletlerin birincil sorumluluğuna ilişkin raporunu, Birleşmiş Milletlerin erken uyarı sistemlerini güçlendirmek, soykırım, savaş suçları, etnik temizlik ve insanlığa karşı suçları önlemeye yönelik eylemlerin ortak bir sistem olarak rolünü ve sorumluluğunu desteklediğini söyledi.
Caferi, Suriye’nin tüzüğe bağlı kaldığını ve 2005 Milenyum Deklarasyonunun içeriğinin siyasallaştırılması ve çarpıtılmasını reddettiğini vurguladı.
Caferi, Üye Devletlerin büyük çoğunluğunun 2005 Dünya Zirvesi Deklarasyonunun 138 ve 139. paragraflarının ilke olarak “koruma sorumluluğu” olarak kararlaştırmadığını, ancak uluslararası barış ve güvenliğin korunması ve gelecek nesillerin kurtarılması ile ilgili temel ve otantik ilkeleri vurguladığını söyledi.
Caferi, Birleşmiş Milletler’in kurucularından biri olan Suriye’nin Misak’a sadık kalacağını ve her ne pahasına olursa olsun kutuplaşma ve korkutma uygulamalarına boyun eğmeyeceğini, bu anlaşmazlık meseleleri gibi meselelerin reklamını yapan herkesin önünde sesini yükseltmeye devam edeceğini söyledi.
Çeviri: S.Şahut