BEYRUT – Lübnanlı Hizbullah Partisi Genel Sekreteri Hasan Nasrullah; Lübnanlı kimi tarafların Suriye’deki silahlı terör gruplarına gözetim ve desteklerinin hala devam ettiğini belirtirken; bu tarafların terör gruplarına silah ve finans sağlamalarının yanı sıra yönlendirmelerde de bulunduklarını belirtti.
Lübnanlı el Ahbar Gazetesinin kendisiyle yaptığı ve bugün yayınladığı röportajın ikinci bölümünde Nasrullah; Lübnanlı söz konusu bu tarafların terör gruplarına destek ve gözetimlerini medyadan uzak bir şekilde gerçekleştirdiklerine dikkat çekti.
Hizbullah militanlarının Suriye’de tekfirci teröre karşı savaşa katılmasının birinci dereceden Lübnan ve tüm Lübnanlıların yanı sıra Lübnan’daki direnişi savunma amaçlı olduğunun altını çizen Nasrullah; son olarak Lübnan’ın Ersal Bölgesinde yaşanan terör eylemlerinin bu vizyonun haklılığını net bir şekilde kanıtladığına vurgu yaptı. Nasrullah Lübnan’da direniş eksenine muhalif olanlar bu gerçekleri kabul etmese de tekfirci teröristlerin tüm Lübnan ve hatta tüm bölge halklarına ciddi bir tehlike teşkil ettiklerinin tartışmasız bir gerçek olduğunu ifade etti.
Hizbullah Genel Sekreteri Nasrullah; partinin Suriye’deki krize müdahale etmesinin başından beri bulunduğu fedakarlık ve ödediği bedelin, müdahale etmemesi halinde daha sonra kendisinin ve tüm Lübnanlıların ödeyecekleri bedelden çok daha az olduğuna dikkat çekti. Nasrullah Partinin erken davranıp tekfircilere karşı savaşmasının bu tekfircilerin tehlikesinin önünü kesme niteliğinde olduğuna işaret ederken; Hizbullah’ın müdahalesi olmasaydı tekfirci teröristlerin Lübnan’ın her yerine yayılmış olacaklarını ve çatışmaların Ersal’da değil, Beyrut ve daha başka yerlere kadar ulaşmış olacağını söyledi.
Her şeye rağmen Suriye’de savaşmalarının milli ve ulusal davalardan uzaklaştıkları anlamına gelmediğini belirten Nasrullah; Hizbullah’ın sınır bölgelerinde bulunduğunu ve bu bölgelerde kendini ve Lübnan’ın yanı sıra Filistin davasını savunduğunun altını önemle çizdi.
Nasrullah Suriye’de terör örgütlerine karşı savaşın Hizbullah’a deneyim açısından çok şey kazandırdığına dikkat çekerek; yine de İsrail ile savaş için Hizbullah’ın hazırlıkların tamamen farklı olduğunu, bu hazırlıkların da pekiştirildiğini söyledi.
Nasrullah tekfirci Vahhabi ideolojinin on yıllar boyunca hazırlanıp pekiştirildiğini ve bu hedefte milyarlarca dolar harcamalar yapıldığına dikkat çekerken; Ürdün, Suudi Arabistan, küveyt ve daha başka Arap körfez ülkelerinde ‘Irak ve Şam İslami Devleti’ gibi tekfirci ideolojiye tabanın bulunduğuna işaret etti.
Bölgede yaşananların tüm bölge devletleri ve halklarını tehdit ettiğini vurgulayan Nasrullah; tekfirci ideoloji ve terörün dünyanın büyük devletlerini de tehdit etmeye başladığına dikkat çekti. Nasrullah dolayısıyla tekfirci teröre karşı mücadelede katkıda bulunabilecek herkesin üstüne düşeni yapması gerektiğini, böylelikle İslam, Hıristiyan ve tüm azınlıkların yada tüm insanlığın savunulması savaşının bir parçası olması gerektiğini ifade etti.
Nasrullah vahşetinde ahlaki, insani. meşruluk ve ideoloji açısından hiçbir sınır tanımayan ipini koparmış bir canavarın bölgede salınmış olduğuna işaret ederken; halkları ve her şeyi katleden bu canavara karşı savaşın kaçınılmaz olduğunu belirtti.
Türkiye’de Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin yanı sıra Katar şeyhliğinin terör örgütlerine sağladıkları teröre işaret eden Nasrullah; destekledikleri bu terör ateşinin er ya da geç kendilerine uzanmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Lübnan’a tehcir edilen Suriyeliler konusunda ise Nasrullah; bu insanların ve insani durumların ticaretinin yapılmasından uzak durma çağrısında bulundu.