ŞAM – Suriye’nin Birleşmiş Milletlerdeki Daimi Temsilcisi Beşşar el Caferi; BM Suriye özel temsilcisi Staffan de Mistura’dan ofisindeki en basit memura kadar akıl sahibi hiçbir kimsenin ‘Cenevre III görüşmelerinin sabote edilmesinden’ Suriye Arap Cumhuriyeti heyetinin sorumlu olduğunu söylemesinin mümkün olmadığını belirtti.
Lübnanlı el Menar Televizyonu ile dün bulunduğu mülakatında Caferi, de Mistura’nın, Suriyeliler arasındaki diyalog görüşmelerinin başarısız olduğunu ifade etmediğine dikkat çekerken, sadece askıya aldığını söylediğini açıkladı. Caferi; temelde zaten görüşmelerde hiçbir cevheri meselenin tartışılmadığına dikkat çekerek, tüm bu süre içinde sadece gerekli icraatsal meseleleri çözmeye çalıştıklarını belirtti. Daha önce ifade ettiği gibi Cenevre’de sadece hazırlık sürecinin yapıldığına dikkat çeken Caferi; kimlerin terörist kimlerin muhalefet olduğu, heyetlerin kim ve nerede oldukları, tüm muhalefet bileşenleri ve gruplarının eşit tutulması gereğine odaklandıklarını söyledi.
Caferi de Mistura’nın muhalefet heyetlerine davet göndermede BM Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararını ihlal ettiğine dikkat çekerken, karar gereğince Suriyeliler arasında herhangi bir dış müdahale olmadan yapılacak görüşmelere davet edileceklerin taraflar arasında görüş alışverişi yapılarak belirlenmesinin yanı sıra tüm muhalefetin eşit bir şekilde temsil edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Suriye açısından terörle mücadele ve siyasi çözüm sürecinin birbirinden ayrı iki süreç olduğunun bir kez daha altını çizen Caferi; bunun da 2254 sayılı kararda açık ve net bir şekilde belirtilmiş olduğunu vurguladı. Caferi Suriye’nin değil de uluslar arası toplum ve Güvenlik Konseyinin belirlediği kararlarda Suriye’de hükümetin meşruluğu ve teröre karşı mücadele hakkının belirtildiğinin altını çizdi. Bu kararlarda Suriyeliler arasında yapılacak diyalog görüşmelerinin herhangi bir dış müdahale olmadan ve terörle mücadele sürecine eş zamanlı olarak yapılmasının öngörüldüğüne dikkat çeken Caferi; aynı zamanda görüşmelerde herhangi bir önkoşulun olmaması gereğinin de vurgulanmasına rağmen tüm bunların ‘Riyad muhalefeti’ heyeti ve destekçileri devletler tarafından ihlal edildiğinin altını çizdi.
‘Riyad muhalefeti’ heyetinin Cenevre’ye gelir gelmez önkoşullar öne sürdüklerine dikkat çeken Caferi; Suudi Arabistan rejiminin aleni açıklamalarında çekilmelerine izin vermesi ardından Cenevre’den çekildiklerine vurgu yaptı. Caferi Türkiye rejiminin de Suriyeli Kürtlerin diyalog görüşmelerine katılmalarını da engellediğine dikkat çekti.
Cenevre görüşmelerine eş zamanlı olarak Suriye’de terör örgütlerinin sivillere yönelik vahşi eylemlerini tırmandırmalarının birçok gerçeğe net bir şekilde ışık tuttuğuna dikkat çeken Caferi; bu süreç içinde terör örgütleri ile ‘muhalefet’ adı verilen oluşumlar ve onları destekleyen efendileri devletler arasındaki bağlantıların daha çok netlik kazandığının altını çizdi.
Suriye’ye yabancı güçlerin kara müdahalesi konusunda ise Caferi, Türkiye’de Erdoğan rejimi, Al Suud rejimi ve Katar şeyhliğinin beş yıla yakın süredir ABD’nin desteği ve örtüsüyle tekfirci terörü desteklediklerine işaret etti. Bu tarafların dünyanın her yerinden azılı katilleri ve tekfircileri topladıklarına dikkat çeken Caferi; tümünün bir birinden daha radikal ve daha pervasız olduklarına vurgu yaparken, her şeye rağmen ABD’nin talimatları ve desteği olmadan Suriye’ye yönelik herhangi bir adım atmalarının mümkün olmadığını ifade etti. Caferi sonuç itibarıyla Türkiye, Suudi Arabistan yada diğer taraflar olsun Suriye’ye yönelik atacakları her adımı efendileri ABD’nin talimat ve desteğiyle olacağının altını çizdi.