Çözüm Ciddi Bir İradeye Sahip Taraflar Gerektiriyor (video)

CENEVRE – Cenevre’de Suriyeliler arasında düzenlenen diyalog görüşmelerinde Suriye Arap Cumhuriyeti heyetinin başkanı Beşşar el Caferi gazetecilere yaptığı açıklamada; Suriye’de terör destekçileri, gözetmenleri ve işverenleri ile kendilerine siyasi muhalifler adı veren ve teröre karşı olduklarını iddia eden kimi taraflar arasında direk bağlantının bulunduğunu belirtti.

Basın açıklamalarında Caferi; Suriye’de güney cephede faaliyet gösteren tekfirci terör örgütlerin Cenevre’deki muhalefet heyetine destek eylemleri düzenleyecekleri açıklamalarında bulunmalarının söz konusu terör örgütleri ile kendilerine siyasi muhalefet adı veren kimi taraflar arasındaki bağlantıları izole ettiğinin altını çizdi.

Caferi BM Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararı ve Suriye Arap Cumhuriyeti hükümetine gönderilen katılım davetinin içeriğine saygı gösterilmediğini ifade etti.

Caferi muhalefet heyetlerinin görüşmelere katılmak için Cenevre’ye geç kalmalarının, ciddiyetsizliklerini ve sorumsuzluklarını net bir şekilde ortaya koyduğuna dikkat çekti.

Suriye hükümeti heyetinin Suriye’deki krize herhangi bir siyasi çözümün diyalog sürecinde ciddi bir tarafın varlığına ihtiyaç duyduğuna inandığını belirten Caferi; Suriye’nin bu görüşmelerde sıfırdan başlamak istemediğini, daha önce varılan noktadan devam etmek ve üstüne anlaşılan kararları hayata geçirmek istediğinin altını çizdi.

Caferi Batılı kimi devletlerin yaptıkları açıklamaların, Suriye heyetinin Suriye muhalefet heyetleri ya da şahsiyetleri ile değil de bu devletlerle müzakerelerde bulunduğumuz izlenimi verdiğine dikkat çekti.

Suriye Arap Cumhuriyeti heyetinin diyalog görüşmelerindeki temel pusulasının Suriye halkının çıkarları olacağını vurgulayan Caferi; halkın çıkarlarının diyalog ve tüm katılımcıların pusulası olması gerektiğine dikkat çekti.

Suriye’de evlerini bırakan ve mülteciler adı verilenlerin çoğunun, Suriye halkının dostları olduklarını iddia eden kimi tarafların uyguladıkları katı ekonomik yaptırımlar nedeniyle onurlu bir yaşam arayışıyla Suriye’den ayrıldıklarına dikkat çeken Caferi; Suriye’nin BM Suriye özel temsilcisi Staffan de Mistura’dan BM misakı ve Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı düşen bu yaptırımları uygulayan devletlerle meseleyi görüşmesini talep ettiğini belirtti.

Caferi Suriye Arap Cumhuriyeti heyetinin, bu yönde ciddi bir iradeye sahip tarafların bulunması halinde Suriye’nin derhal krize son verecek çözüm çabalarına hazır olduğunu belirttiğini ifade etti.

Suriye hükümetinin BM’den hareket edecek siyasi çözüm amaçlı herhangi bir uluslararası çabaya hüsnüniyet ve olumlu yaklaşımını ciddiyet ve sorumlulukla kanıtladığını belirten  Caferi; fakat her zaman sorunun karşı tarafta çıktığına dikkat çekti.

Caferi karşı tarafın ciddi ve çözüme gerçekten özen gösteriyor olması halinde BM Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararı ve iki Viyana Deklarasyonu gereğince Cenevre’ye ulusalcı bir ajandayla gelmesi gerektiğinin altını çizdi.

Cenevre görüşmelerine tam olarak kimlerin katılacağının şu ana dek hiç kimse tarafından bilinmediğine dikkat çeken Caferi; katılımcıların nihai listesinin henüz belirlenemediğini açıkladı. Caferi  diğer taraftan kimlerin katılacağına ilişkin BM’nin elinde herhangi bir listenin bulunmadığını ifade ederken, bölgesel ve evrensel kimi tarafların görüşmelerde tek bir tarafı dayatmaya çalışmalarıyla durumu sıfır noktasına geri çevirmekte olduklarını söyledi.

BM Güvenlik Konseyi kararının Suriyeliler arasında diyalog görüşmelerinde Suriyelilerin bizzat kendi kararlaştıracakları mümkün olduğunca geniş taraflardan temsilcilerin bulunmasını öngördüğünün altını çizen Caferi; bugün ise kimi tarafların bu kararı ihlal ettiklerini, çifte standartlarla kendi ajandaları çıkarlarına dayatmalarda bulunduklarının altını çizdi.

Caferi Suriye hükümeti heyetinin BM Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararı ve Cenevre deklarasyonları kapsamında herhangi bir dış müdahale yada dayatma olmaksızın Suriyeliler arasında direk olmayan diyalog için bulunduğunun altını çizdi.

Caferi diğer tarafın görüşmelere başlamadan ve hatta gelmeden ve katılma kararı almadan önce başarısız olduğu yönünde önyargılarda bulunduğuna dikkat çekerken, bunun da siyasi idraksizliğin yanı sıra 2254 sayılı karar ve Viyana deklarasyonunu anlamadıklarının bir kanıtı olduğunu belirtti.

Suriye’de faaliyet gösteren terör örgütleri listesinin yanı sıra muhalefet adları listesinin belirlenmesi başarısızlığının bu görevin ciddi olmayan devletlere verilmesinden kaynaklandığının altını çizen Caferi; Suriye’de çokuluslu tekfircileri desteklene iki devletin bulunduğunu vurguladı. Caferi bu devletlerin de Türkiye ve Suudi Arabistan’daki rejimler olduğunun altını çizdi.

Caferi; BM Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararının geçici yönetim heyeti değil de, gerçekçi ve güvenilir bir yönetimden söz ettiğine vurgu yaparken; kararda sözü edilen yönetimin de diyalog görüşmelerinde masaya yatırılacağını ifade etti.

Suriye’deki krizin son bulmasında temel önceliğin terörle mücadelenin olması gereğini bir kez daha vurgulayan Caferi; bunun yerine dolanmak ve terörü yeni adlandırmalarla desteklemek yada siyasi örtü temin etmekten uzak durulması gerektiğini ifade etti.

Diğer tarafın diyalog oturumlarına başlamak için tutukluların serbest bırakılması önkoşulları konusunda Caferi; bu meselelerin tümünün diyalog görüşmelerinde görüşülebileceğini söyledi. Caferi fakat bu tarafların destekledikleri terör örgütlerin Lazkiye kırsalı, Dera, Şam kırsalı, Halep, Deyrezzor ve daha birçok bölgede kaçırdıkları binlerce savunmasız sivil insanın da durumlarından söz etmeleri gerektiğinin altını çizdi.

İnsani yardımların geçirilmesine ilişkin önkoşulları konusunda ise Caferi; Suriye hükümetinin ülkenin her karış toprağında her vatandaşın ihtiyaçlarının karşılanması için harcadığı çabaların ve gösterdiği özenin ortada olduğunu, Kızılay ve Kızılhaç örgütlerinin de buna tanık olduklarını belirtti. Caferi insani yardımları engelleyenlerin terör örgütleri olduklarını, geçirilen insani yardımların da bu teröristler tarafından gasp edildiğine dikkat çekti. Bunların yanı sıra insani durumlardan söz edenlerin efendilerinin uyguladıkları ekonomik yaptırımların da olumsuz etkisine ışık tutan Caferi; diyalogun başlaması için önkoşul değil, hür ve ciddi bir iradenin gerekli olduğuna vurgu yaptı.

Cenevre’de Suriyeliler arasında diyalog görüşmelerinin başlaması için önkoşullardan söz edenlerin görüşmeleri engellemeye ve baltalamaya geldiklerini belirten Caferi; Suriyeliler arasında diyalog görüşmelerinin Şam kırsalı Seyyide Zeyneb Beldesinde 45 kişinin şehit düşmelerine yol açan bombalı eylemlerle başlamasının esef verici bir durum olduğunu ifade etti.

Caferi Suriye’nin kesinlikle ve mutlak bir şekilde teröristlerle diyaloga oturmayacağını, onlarla da herhangi bir alış verişte bulunmayacağının bir kez daha altını çizdi. Bundan dolayı da de Mistura’nın dolaylı görüşmelere ısrar ettiğini ifade eden Caferi; Suriye heyetinin karşı tarafta kimlerin bulunduğunu bilmediğini temaslarını da de Mistura ile yaptığını belirtti.

Çeçenistanlı, Özbekli, Avusturyalı ve daha başka devletlerden Suriye’de terör örgütleri saflarında vahşetlerde bulunduklarına dikkat çeken Caferi; dünyanın birçok devletinden gelen tekfirci ve kiralıkların nasıl ‘Suriye muhalefeti’ olarak adlandırıldıkları sorusunun altını çizdi.

Caferi Türkiye’de Recep Tayip Erdoğan rejiminin; ‘Suriye muhalefeti’ adını verdiği çokuluslu tekfirci teröristlere silah taşıyan tırları deşifre etmeleri nedeniyle çok sayıda subay, yargıç ve gazeteciyi görevden alıp tutukladığına vurgu yaptı.

https://www.youtube.com/watch?v=LjY0lG8YV5U

R.H.