ŞAM – Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı; Suudi Arabistan, Katar, İsrail, Ürdün ve Türkiye’deki rejimlerin uluslararası kararlar ve BM misakına ihlallerini sürdürüp eğitim, silah, barınak, finans ve her türlü desteği devam ettirmeleri nedeniyle tekfirci ve hain teröristlerin insanlığa karşı vahşetlerini sürdürdüklerini belirtti.
Bakanlık Türkiye’deki rejimin desteklediği ve Kaide Örgütünün Suriye kolu olan Nusra Cephesinin yanı sıra Ahrar el Şam İslami Hareketin 10 Haziran Çarşamba akşam İdlib kırsalı Kalb el Lavza Köyünde masum sivillere karşı işledikleri katliam konusunda Birleşmiş Milletler genel sekreteri ve Güvenlik Konseyi başkanına gönderdiği eş iki mektupta; katliamın ayrıntılarına ışık tuttu. Erdoğan rejimi tarafından desteklenen ve Suudi Krallığı tarafından finanse edilen söz konusu iki tekfirci örgüt çetelerinin köyde aralarında din adamları, yaşlı ve çocukların bulunduğu onlarca masum sivilin kafasını vahşice kestiklerini ifade eden Bakanlık; onlarca evi de kundaklayıp yağmaladıklarını ifade etti. Bakanlık Suriye hükümetinin katliamda kurban gidenlere ilişkin bilgileri BM genel sekreterliği ve Güvenlik Konseyine göndereceğini belirtti.
Bakanlık mektubunda Kalb el Lavza Köyünde işlenen katliamın, Suriye’nin dört bir yanında işlenen sistematik ve kasıtlı katliamların bir halkası olduğuna dikkat çekerken; söz konusu devletlerin destekledikleri terör örgütlerin Suriye halkının tüm bileşenlerini ve kesimlerini istisnasız bir şekilde hedef aldıklarına dikkat çekti. Muhtelif adlandırmalarına rağmen tek bir ideoloji ve amaç uğruna dış güçler tarafından edat olarak kullanılan terör örgütlerin birbirlerinden farklı olmadıklarına bir kez daha vurgu yapan Bakanlık; amaçlarının Suriye halkının muhtelif bileşenleri arasında fitne, bölücülük, kin ve nefreti yaymak olduğunu ifade etti.
Bu tekfirci ve hain teröristlerin Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün ve İsrail rejimlerinin her türlü sınırsız destekleri sayesinde katliamlarını sürdürdüklerinin altını bir kez daha çizen Bakanlık; söz konusu devletlerin bu desteklerini kesmeleri için BM ve Güvenlik Konseyini de bir kez daha sorumluluk ve göreve çağırdı.
Bakanlık mektubunda ayrıca Suriye ve halkını hedef alan terörün gerçeği ve amacının günümüzde tam bir netlik kazanmış olduğunu, Suriye’nin halk ve ordusuyla el ele teröre karşı savaşını sürdürme azim ve kararlılığında olduğunu vurguladı. Dünya devletleri ve uluslar arası örgüt kurumların önünde sadece iki seçenek bulunduğunu ifade eden Bakanlık, ilkinin teröre karşı mücadelede dürüstlük ve güvenirliğini kanıtlayıp Suriye ve halkının yanında teröre karşı tutum takınmaları olduğunu belirtti. Bakanlık ikinci seçeneğin ise terörden yana tutumlarını sürdürüp olacakların sorumluluğunu kendi halkları ve dünya kamuoyu önünde üstlenmek olduğunu vurguladı.
Mektubunda bakanlık aynı zamanda kimi devletlerin dar görüşleri, kin ve nefretleri kapsamında bu katliamları işleyen teröristleri ‘silahlı ılımlı muhalifler’ olarak adlandırmaları ve onlara meşruluk verme çabalarında olduklarına dikkat çekerken, bu tutum ve çabaların ciddi tehlikesine dikkat çekti. Söz konusu devletlerin insanlık ve medeniyete karşı her türlü vahşeti işleyen bu terör örgütlere örtü ve meşruluk temin etmeye çalıştıklarına dikkat çeken Bakanlık; uluslar arası terör örgütleri listesinde yer alan bir kısmını da desteklemeye ve listeden çıkarmak için her gayreti göstermelerinin tehlikesine işaret etti.
Terörü destekleyen devlet rejimlerine karşı terörle mücadele kanun ve kararları kapsamında gerekli icraatların acilen alınmasında BM ve Güvenlik konseyini bir kez daha görev ve sorumluluğa çağıran Bakanlık; bu mektubun resmi belge olarak kayıtlara geçilmesini talep etti.
A.A. – M.M.