NEW YORK – Suriye’nin BM’de Daimi Temsilcisi Beşşar el Caferi, gençlerin silahlı terör gruplarına katılmasına karşı önlem almak için mümkün olan en büyük çabanın harcanması gereğine dikkat çekerek gençlerin silahlı terör gruplarına katılmasının en büyük sebebinin kimi devletlerin çeşitli bahanelerle başka devletlerin içişlerine müdahalesi olduğunu belirtti.
Dün Uluslararası Güvenlik Konseyinin “Ulslararası Güvenlik ve Barışın Korunması… Radikalizm ve Şiddete Karşı Mücadelede ve Barışın Pekiştirilmesinde Gençliğin Rolü.. ” başlığı altında düzenlediği açık oturum toplantısında konuşma yapan Caferi, genç kesimin silahlı terör gruplarına katılmasının tehlikesine vurgu yaptı.
Yüzlerce gencin ailesini ve ülkesini terk ederek ilgili istihbarat birimlerinin sağladıkları sınırsız kolaylıklar aracılığıyla açık sınırları kullanarak terör örgütlerine katılmaları şeklinde zuhur eden olguya dikkat çeken Caferi, bu gençlerin terör örgütlerine katıldıktan sonra yaptıkları yanlışın farkına varsalar da terör örgütlerinden kurtulamadıklarını belirtti.
Politikacılar, hukukçular, uzmanlar, anneler ve babaların sorumlulukları gereği bu tehlikeli olguya karşı mümkün olan en büyük çabayı harcamaları gerektiğinin altını çizen Caferi, öncelikle gençlerin silahlı terör gruplarına katılmalarının sebeplerinin incelenmesi gerektiğini ibraz etti.
Gençlerin terör örgütlerine katılmasının yeni bir durum olmadığına değinen Caferi, ancak yeni olan şeyin IŞİD, Nusra Cephesi, Gençlik Haraketi gibi terör örgütlerine katılan gençlerin sayısındaki büyük artış olduğunu vurguladı.
Birçok istihbarat ve basın raporunun yaşları 15 ile 35 arasında değişen on binlerce genç kız ve erkeğin silahlı terör gruplarına katılımındaki artışı ortaya koyduğuna dikkat çeken Caferi, anlık olarak kafası karışan gençlerin, internet ve sosyal iletişim ağları kullanan silahlı terör grupları tarafından “kutsal görev, kahramanca faaliyetler, yüce ahlak,” gibi altı boş süslü kavramlarla kandırılarak terör batağına sürüklendiklerini ibraz etti.
Bu olgu üzerine konuşmanın, sebeplerini ortaya koymak ve en uygun teamül yöntemlerini belirlemek demek olduğunu dile getiren Caferi; kimi devletlerin, demokrasi ve özgürlüğü yayma, sivillerin korunması ve cihat gibi farklı bahaneler ve isimlendirmelerle başka devletlerin içişlerine müdahalesinin radikalizm, ayrımcılık, kin, şiddet ve terörün büyümesinin en temel sebebi olduğunun altını çizdi.
Gençlerin, internet, sosyal iletişim ağları ve kimi uydu televizyonları aracılığıyla maruz kaldıkları dezenformasyon, kışkırtma ve provakasyon söylemlerinden korunması çağrısında bulunan Caferi, bu araçlarla akılları çelinen gençlerin ailelerini ve ülkelerini terk ederek başka ülkelerde bir intihar saldırısında ya da herhangi bir patlamada hayatlarını kaybedinceye kadar, silahlı terör gruplarının yanında katliam, gasp, tahrip gibi faaliyetlere katılmayı sürdürdüklerini vurguladı.
Söz konusu dezenformasyon, kışkırtma ve provakasyon söylemlerini yayan internet siteleri ve televizyon kanallarının kimler tarafından desteklendiği ve finanse edildiğinin sorgulanması gereğine ışık tutan Caferi, aynı destekçi ve finansmanların; gençlerin silahlı terör gruplarına katılmaları için Suriye, Irak, Libya ve Afganistan gibi ülkelere gidişlerini kolaylaştıran, onlara askeri eğitim veren ve “ılımlı” olarak isimlendirenlerle aynı güçler olduğunu ibraz etti.
Caferi; Bu güçlerin meçhul güçler olmadığını tümünün bilinen devlet ve hükümetler olduklarını hatta kimilerinin Uluslararası Güvenlik Konseyinde temsil edildiklerini vurguladı.
Gençlerin terör destekçilerinin kurbanı olma ya da daha iyi bir yaşam umuduyla çıktıkları yolculuklarda açık denizlerin derinliklerinde boğulma seçenekleri karşısında sıkıştırılmamaları gereğine işaret eden Caferi, bu gençlerin uluslararası politikalarda işlenen hataların bedellerini ödediklerinin idrak edilmesi gerektiğini belirtti.
Gençlerin teröre kurban verilmesine karşı mücadele için yeni raporlar ve enstrümanlara gerek olmadığını dile getiren Caferi, BM’nin arşivinde başta Güvenlik Konseyinin terörle mücadeleye ilişkin aldığı kararlar olmak üzere söz konusu rapor ve enstrümanlardan düzinelerce bulunduğunu ve şu anda gerekli olan tek şeyin samimi bir irade ve azim olduğunu vurguladı.
Caferi, teröre karşı mücadelede başarı sağlayarak barış ve hoşgörü değerlerinin pekiştirilmesinin en önemli unsurunun bu yönde gösterilecek samimi bir irade ve azim olduğunu ekledi.
F.B. – R.H.