Nisan Festivali’nde İskenderun Sancağı (Liva İskenderun) Sempozyumu

LAZKİYE – Nisan Bayramları ve Sosyalist Arap El Baas Partisinin doğum yıldönümü münasebetiyle, Arap Yazarlar Birliği “Liva İskenderun (İskenderun Sancağı) Suriye’nin Kalbindedir” başlığı altında düzenlediği sempozyum, Nisan Edebiyat Festivali 32. Dönem faaliyetleri dün öğleden sonra Lazkiye Dar el Esad Kültür Merkezinde başladı.

Arkeoloji ve Tarih uzmanı Dr. Bessam Camus, “Tarihsel ve arkeolojik açıdan Liva İskenderun” başlıklı sempozyum konuşmasında, Suriye’nin beşeriyetin uygarlık, kalkınma ve yaratıcılık yollarını aydınlattığını, Arami ve Kenani ecdatlarımızın dünya düzeyinde kent ve karalıkları ilk kuranlar olduklarını söyledi.

lazkiye 2Liva İskenderun’daki en önemli tarihi eserler ve kentler hakkında bilgi veren Camus bu kentler arasında Antakya, İskenderun, Musa Dağı ve Reyhanlı’nın bulunduğunu dile getirerek, Liva’nın dağlık doğası, verimli toprakları ve yüksek dağlara sahip olduğunu bu dağlardan Amanos, Kel, Safun ve Musa dağları ile bu dağlar arasında da Suriye insanının M.Ö. 7. yy’da ikamet ettiği Amik Ovasının  bulunduğunu, öyle ki toplumlarının ziraat, hayvancılık ve çömlekten yapılan  ilk tekerleği icat ettiklerini, tarihte bilim devrimiyle Bilad el Şam’ı gerçek ziraat çağına girdirerek insanın avcıdan üretici ve çiftçiye dönüştürdüğünü dile getirdi.

Antakya kentinin turistik ve kültür kenti olduğunu, Kilisesinin Roma Kilisesinden sonra en eski Kilise sayıldığını, içinde Katedral inşa edilen ilk kent olduğunu, Antakya’nın doğudaki Hıristiyanlar açısından önemli bir mekana sahip olduğunu, Roma, İskenderiye, Konstantinopolis ve Kudüs’e ek olarak elçilik sandalyelerinden biri olduğuna, Antakya yakınlarındaki Sirius Dağında çok sayıda eserlerin yanı sıra çok sayıda Kilise, Manastır ve eski mescitlere sahip olduğuna dikkat çekti.

Kendi yönünden Arap Yazarlar Birliği Başkanı Dr. Hasan Cuma, bölgenin siyasi, sosyal ve tarihi açıdan tarihi hakkında bilgi vererek, silahlı çatışmalar esnasında kültür mirasının korunmasını içeren uluslararası ittifakları ihlal eden bazı ülkelerin rolleri hakkında bilgi verdi.

Tarihin tekerrür ettiğini, türbe, uygarlık ve mirası yıkan ecdatları gibi Osmanlı torunlarının bugün aynı şeyleri yaptıklarını belirten Cuma, Türklerin Fransa hükümetinin yardımlarıyla bölgeyi parçalamak hedefiyle 1938 yılında yapılan Liva referandumuna hile soktuklarını, meşru olmayan bir şekilde arkeolojik kazılarda bulunduklarını ve buldukları eserleri kaçırdıklarını, yıkım ve Arap diline karşı savaş başlattıklarını İsrail’in de bugün aynı şeyi yaptığına dikkat çekti.

Cuma, İskenderun’da yaşayan Suriyelilere yönelik Türk hükümetinin uyguladığı baskılara rağmen Arap dili ve Suriyeli oluşumlarını koruduklarını gelenek ve görenekleri de korumaya çalıştıklarını ifade etti.

Dr. Adnan Beylune ise, “Suriye topraklarının Fransız işgali günlerinde Birleşmiş Milletler misakında tanınmayan bir muahede fiiliyle 1939 yılında çalınan Liva’nın Suriye toprağı olduğunu ve unutmayacaklarını” belirterek, Türkiye’nin tarihi ve bölgesel komşuluk haklarını görmezden gelerek Osmanlı devletinin varlığından beri sadece Suriye devleti değil bütün Arap ümmetine karşı düşman şekilde davrandığını ifade etti.

Kendi yönünden şair Muhammed Abbas, söz konusu yıllık festivalin en önemli siyasi ve edebi konuları ele aldığını söyleyerek, Liva İskenderun bölgesinin Arap olduğunu ve her zaman Arap olarak kalacağını söyledi.

S.Ş. – R.H.

Check Also

Sonuç Bildirisi: Garantör ülkeler, başta BM Güvenlik Konseyi olmak üzere uluslararası topluma, derhal ve kalıcı bir ateşkes sağlanması ve Gazze Şeridi’ne insani yardımın engelsiz erişiminin sağlanması çağrısında bulundu.