LAZKİYE – “Çocuk boynumun borcudur.. Onu yalnız bırakamam.” Hemşire Suzan Demirkol, Lazkiye’deki Al Sayeda Cerrahi Hastanesi’nin kuvöz bölümünde deprem sırasında başına gelenleri hatırlatarak yürekten gelen samimi sözler söyledi.
Demirkol duygu ve şefkat dolu sesiyle ekliyor: “Deprem olmadan önce bu yenidoğan bebek kuvöze alındı. Çocuğun anne babasına evlerine gidebileceklerini, onlar da bebeğin benim emanetimde olduğuna dair güvence aldılar diyerek şöyle devam etti: “Ondan ayrılıp gidersem nasıl bir emanet olur?”
Annelik içgüdüleri, hemşire Demirkol’un kuvöz bölümünden ayrılarak deprem sırasında ve depremin sonuna kadar çocuğun yanında kalmasını gerektirdi. Çalışması ve özverisiyle merhamet meleklerinin gerçek anlamını somutlaştırdı ve masum bir ruhu tehlikeden korumak için insani görevini yerine getirdi.
Demirkol SANA’ya verdiği röportajda şunları ekledi: “Teşrin Üniversite Hastanesi’nde hemşire olarak çalışıyorum ve yaklaşık 5 ay önce özel kadın hastanesinde çalışmaya başladım. Cihazların optik işlemcileri de titremeye başlayınca işler daha da kötüleşti ve hayal gördüğümü sandım.” Kuvözde mışıl mışıl yatan çocuğun iyi olduğundan emin olmak için hemen yanına koştum ve sabit durması için kuvöze iyice sarıldım, sürekli telefonum çalıyordu ama çocuk daha önemliydi ve cihazlar hareket ediyordu. Bu yüzden onu indirmeye çalıştım ve tekrar kuvöze sarıldım. Hareket sakinleşene kadar bir kez daha kuvözü açmaya karar verdim ve bebeği kollarıma alıp elimden gelen tüm özen ve sevgiyle kucakladım. Ailesini aradım, kucağımda ve iyi olduğunu söyledim.
Bu sözlerin annenin içini ısıttığını ve zihnini sakinleştirdiğini kaydeden hemşire, ardından dokuz yılı aşkın bir süre bekledikten sonra özellikle annenin hamileliği çok değerli olduğu için, yıkılmanın eşiğine gelen anne babası gelene kadar çocuğu giydirip yün bir battaniyeye saran Demirkol, bebeği çıkarmaktan duyduğu mutluluğu, daha sonra aileyi ziyaret ederek küçük kız bebeğin sağlık durumunu kontrol ettiğini dile getirdi.
Surgical Lady Hastanesi İdari Müdürü Müh. Kinda Yezbik, Şubat ayının 6’sında gece, tüm kamu ve özel hastanelerde olduğu gibi hastanenin tüm birimlerinde ve sağlık personelinde hasta kabulüne yönelik oluşan alarm durumu vardı diyerek sözlerine şöyle devam etti: İlk günler geçtikten sonra deprem günü güvenlik kamerası kayıtlarını inceleyerek o an ne olduğunu öğrenmek için kuvöz hemşiresi dikkatlerini çekti ve şunları söyledi: “Biz gelince ağladık. Videoyu ilk kez gördüm, kendi kızıymış gibi çocuğa olan hevesi ve korkusu, dokunaklı anlardı, İnsanlığı paha biçilemez” dedi.
Yezbik; “Hepimizin bildiği gibi doğal afetler meydana geldiğinde insanın en çok umursadığı şey kendini kurtarmaktır ama afetin dehşetine aldırış etmeyen ve hayatını afete feda etmeyi tercih eden hemşire Suzan için durum böyle değildi. Mesleki ve insani görevine dayanarak çocuğu korumak ve kurtarmak önceliği arasındaydı. Çocuğun ailesini daha sonra tekrar aramak kaydıyla defalarca aramalarına cevap bile vermemiş, bebeğin iyi olduğunu söylemek için daha sonra aramıştı” dedi.
Yezbik, Hemşire Suzan’ın işini, kendini işine adamasını ve özverisini, çocuğun ve küvözdeki tıbbi ekipmanın güvenliği konusundaki hassasiyetini sanki ev eşyalarını koruyormuş gibi övdü.