TAHRAN – Bugün, her alanda etkili kadınların ilk uluslararası konferansı, Suriye ve onlarca ülkeden heyetlerin katılımıyla Tahran’da düzenlendi.
Konferansta First Lady Esma Esad’ı temsilen Cumhurbaşkanlığı Özel Danışmanı Dr. Buseyna Şaban yaptığı konuşmada, Cemile Sadat Alam al Huda’ya sayın Esma Esad Hanım’ın selamlarını iletti, İran Cumhurbaşkanı’nın eşi ve bu seçkin konferanstaki tüm First Lady’lere başarılar ve arzu edilen sonuçlara ulaşmaları temennisinde bulundu.
Dr. Şaban, “Kadın sorununun araştırma masasına ve bu kadar yüksek bir seviyeye getirilmesi şüphesiz çok önemli, daha çok kadının varlığını ve rolünü tahrip eden gidişatı düzeltmek için ulusal ve insani bir gerekliliktir”dedi.
Şaban, Batı medyasının, Batı’da geçen yüzyılın yetmişli yıllarında başlayan sözde kadın özgürlüğü hareketlerini, insanlık düzeyinde benzersiz ve belirgin bir emsal olarak tasvir ederken, Arap, Fars, Çin, Latin ve diğer eski uygarlıkların tümünün kadına toplumlarının her alanında önemli ve doğal bir rol verdiğine tanık olduğuna işaret etti.
Şaban, Arap dünyasında kadınların çok eski zamanlardan beri çalışma, kültür ve yönetimde çok aktif olduklarını, Arap kadınlarının ilk kez roman yazan Arap kadınları olması nedeniyle tarihin onların siyaset ve edebiyat düzeyindeki büyük başarılarını ölümsüzleştirdiğini, 1888’de Zeyneb Fevvaz el Amiliyya’nın Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Arap dünyasında, çeşitli ülkelerde Arap kadınlarının sahip olduğu, editörlüğünü yaptığı ve yayınladığı 20’den fazla dergi yayınladığını vurguladı.
Şaban, Suriye’nin Amerika Birleşik Devletleri’nde federal bir yasa çıkmadan önce kadınlara oy kullanma hakkını öne sürdüğünü belirterek, 1919’da, ülkenin Türk işgalinden kurtarılmasının üzerinden bir yıldan kısa bir süre sonra, Suriyeli kadınların sesinin seçme seçilme hakkını istemekle çıkmaya başladığını, 1920 Ağustos’unda Amerikan Anayasası’nda yapılan değişikliğe kadar federal bir yasa haline gelmediğini, yani Suriye’de konunun gündeme gelmesinden dört ay sonra ele alındığına işaret etti.
Şaban,: Türkiye, İspanya, İtalya ve hatta Fransa gibi 1945’e kadar kadına haklarını vermeyen veya İsviçre gibi 1971’e kadar kadınlar seçim haklarını almadan önce Suriye bu kulvarda onları geçtiğini söyledi.
Dr. Şaban, “Filistinli kadınların işgal altındaki topraklardaki direnişini unutmamalıyız ve Filistin’de, Suriye’de veya dünyanın herhangi bir ülkesinde kadınları korumak için direniş konusunda proaktifiz” dedi.
Şaban, bugüne kadar Batı’nın kadın özgürlüğü konusundaki tüm iddialarının içi boş olduğunu, çünkü onlara fiilen anne olmalarını ve mesleklerini gerçekleştirmelerini sağlayacak bir ortamın sağlanmadığını, Batı’da, mesleğin ve hükümetin üst düzeylerinde hala çok az kadın var ve bir anne olarak kendini gerçekleştirme diyalektiği, iki alanı uzlaştırmak için işin ve hayatın gereklilikleri ve bitkinlikle hala çatışıyor, bu diyalektiği ele almak, kadın özgürlüğüne meraklı olma iddiasının birinci önceliği olduğunu belirtti.
Dr. Şaban, bu konferansın zamanlamasının, özellikle bu konunun siyasi, sömürgeci ve ırkçı nedenlerle çarpıtılması karşısında, bu konuda araştırma yapılmasının ve uygun bir pusulanın belirlenmesinin insani bir ihtiyaç olduğu bir zamana denk geldiğine dikkat çekti.
Şaban, bu konunun çok önemli olduğunu, mantıklı ve verimli sonuçlara varılması için ciddi araştırmalara, ciddi çalışmalara ortak zemin oluşturabilmesi için sıkı takiplere ve dünyada kadının geleceğini değiştirecek önerilere ihtiyaç olduğunu vurguladı.