ŞAM – Fransız sömürgecisinin Suriye’den atılmasının yetmiş altıncı, Suriye Arap Ordusu’nun kahramanlığı, kurtuluşun torunları ve savaş sırasında anavatanın bayrak taşıyıcıları sayesinde başta Amerika Birleşik Devletleri liderliğindeki neo-Batı sömürgeci ülkeleri tarafından yönetilen terörist savaşa tepkileriyle terör belasının bu topraklardan defedilmesinin yıldönümünü yaşıyoruz.
Vicdanlarında kurtuluşun anlamlarını taşıyan, atalarının büyük fedakarlıklarını çocuklarına anlatan Suriyeliler, bugün teröre ve terörün yaratıcılarına ve paralı askerlerin edatlarına karşı sebat etmekte, sağlam bir sabır, çalışma ve emek temeline güvenmektedir. Ordumuzun yiğitliği ile ortaya konan ve hala namus ve kahramanlık muharebelerinde sergilemeye devam etmektedir.
Fransız sömürgeciliğine karşı şeref ve samimiyetle savaşan gerçek vatansever mücahitlerin kurduğu milli birliğin ilk meyveleri, sömürgeciliğin aynı ulusun oğulları arasında aşılamaya çalıştığı, Şeyh Salih El Ali, İbrahim Hanano, Hasan Al Harrat Muhammed Ayyaş ve diğerlerinin liderliğindeki Suriye coğrafyasındaki mücahidlerin eline hızla yanıtın geldiği çekişmenin ortadan kaldırılması oldu. Taki Sultan Paşa el Atraş’ın önderlik ettiği ve çeşitli Suriye şehirlerini ve bölgelerini içine alan 1925 Büyük Suriye Devrimi’ne kadar.
Ve tarih, sömürgecinin Şam’a direniş göstermeden girdiğini yazmasın diye, 14 Temmuz 1920’de Goro’nun uyarısını reddederek Harbiye Nazırı Yusuf Al Azma ve yüzlerce kahraman adamın şehit olduğu Meyselun savaşı oldu. Şeyh Salih El Ali’nin kuvvetlerinin Kasım 1918’de Suriye sahilinde konuşlandırılmasının ilk gününden itibaren Fransız Mandası güçlerine karşı verdiği mücadeleyle kıyıdan işgale direnmek için gerçek bir çekirdek oluşturdu. Sahil bölgesi dağlarındaki devrimi, devrimcilerin Fransızlara büyük kayıplar verdikleri onurlu savaşlar yaptıkları Temmuz 1922’ye kadar yaklaşık dört yıl sürdü.
21 Temmuz 1925’te sömürgecinin yurttan sürülmesine kadar devrim ilan eden Mücahid Sultan Paşa el-Atraş, Fransız kuvvetlerine askeri saldırılar düzenlemeye başladı ve Salhad’daki Fransız elçilik evini ateşe verdi ve özgürleştirdi. Ardından Fransızların ağır kayıplar vermeye başladığı birçok savaşa girdi.
Direnişçilerin, Hama’da Muhammed Bey Al Ayyaş ve Fevzi Al Kavukci liderliğindeki doğu bölgesinde, Hasan Al Harrat önderliğinde Şam ve Guta’ya kadar uzanan sömürgecilere verdiği acı darbeler, Milli mücadele kayıtlarında yer alan destanlar, şehitlerin kanıyla ve aradan geçen yıllar ile Suriyelilerin çizgisini oluşturmuştur. Özellikle 17 Nisan 1946’da bağımsızlığın kazanılmasıyla doruğa ulaştıktan sonra, Suriyelilerin vicdanında kök salmış bir ulusal gelenek halini aldı.
Suriyelilerin mücadelesi eski sömürgecilikle yüzleşmekle kalmadı, daha ziyade istihkam, bağımlılık dayatması ve ekonomik kuşatma gibi çeşitli biçimleriyle modern sömürgeciliğe karşı koymaya devam etti. Ataların ve dedelerin bağlı olduğu mücadele bayrağını taşımaya ehil olduklarını, Osmanlı ve Fransız işgallerine karşı kazanılan zaferi ve ardından Ekim Kurtuluş Savaşı’ndaki zaferleri, Lübnan işgali sırasında İsrail düşmanıyla yüzleşmek ve direnişi desteklemek, terörizme ve destekçilerine karşı büyük bir zafer kazanmanın, Suriye topraklarını temizlemenin ve işgalcileri ve ajanlarını kovmanın yolunu aydınlatıyor.