HALEP – Parmakları, dedesinden miras kalan el dokuma tezgahında eşsiz oryantal malzemeler üreterek, el yapımı kilimleri geçmişin ve günümüzün kokularıyla harmanlayarak dokuyor. Halep’in Al Furkan semtindeki dükkanının duvarlarını süsleyen geleneksel tablolar (geçmişin sırt yastıkları, çantalar, yastıklar, şilteler ve Ramazan fenerleri) gibi ürünlerini parlak renkler ve çekici şekillerde sergiliyor.
Yaşlı zanaatkar İsmail Al Huseym SANA’ya yaptığı açıklamada, dedesinin yüz yıldan fazla bir süredir üzerinde çalıştığı elle dokuma tezgahının arkasında uzun saatler oturduğunu, ilk aşamada, ipliklerin borulara sarılması ve modern tekstil endüstrisi ile rekabet eden miras parçaların üretildiği dokuma tezgahına teslim edilmek üzere çark üzerinde bulunan iplik makaraları olan kons üzerinde bükülmesiyle başladığını açıklıyor. 2012 yılında terör savaşı nedeniyle Bab al Neyreb semtinde bulunan dükkanından yerinden edildikten sonra özellikle Ramazan ayının yaklaşmasıyla çeşitli miras ürünlerini satın almak için müşterileri çeken mesleğini sürdürmek için Al Furkan mahallesine taşındığına ve halen kutsal ayın ritüellerini ifade eden küçük ve çeşitli oryantal parçalar dokuma ve üretme üzerinde çalıştığına dikkat çekti.
Zanaatkar El Husaym yaptığı çalışmalarla evlerindeki tezgahlarda çalışan 12 aileye iş imkanı sağladığını, özellikle bu mesleğin büyük maliyetler gerektirmediği için temel ihtiyaçların karşılandığını belirtti.
Zanaatkar aşık olduğu ve geliştirmek için çalıştığı bu mesleği öğrendiğini, modern makinelere çizimler ekleyerek festivallere katılmanın yanı sıra işin tamamlanmasını hızlandırmak için dokuma makinelerinin tanıtıldığı, festivallere katılmanın yanı sıra işlerin tamamlanmasını hızlandırmak için
elle dokuma tezgahı ile koordine edildiğini, dünyada talep gören el işi ürünlerin pazarlanmasına katkıda bulunacağını ayrıca
kaybolmalarını önlemek için illerde bir dizi ücretsiz kursları da uygulamaya koyduğunu dile getirdi.
El Husaym’ın dokuz yaşındaki küçük torunu Samar, büyükbabasının dokuma tezgahının yanında olmaya özen gösterirken, babasının bazı parçaları rötuşlamasına yardım ediyor,
okulda verilen ev ödevlerini tamamladıktan sonra atölyeyi sürekli ziyaret ediyor, babaların ve atalarının mesleğini öğrenme arzusu içerisinde olduğunu dile getiriyor.
İş sırasında dükkanın müşterilerinden biri olan ve bu mesleğin hayranı olan Beşir Salih Muhiddin içeri girer ve sergilenen eşsiz parçaları incelemeye başlar. Yetenekli zanaatkarlar tarafından işlenen, antik folkloru ifade eden, özellikle evleri süsleyen ve özel bir doğu karakteri veren miras ürünleri edinme arzusuna işaret ediyor.