Cumhurbaşkanı Esad, Abdullehyan’ı Kabulünde İki Ülke Arasındaki Mevcut İşbirliği Dosyaları Ele Alındı

ŞAM – Cumhurbaşkanı Beşşar Esad, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullehyan ve beraberindeki heyeti kabul etti.

Kabulde, iki ülke arasındaki mevcut işbirliği dosyaları ve iki tarafın Batı’nın dayattığı yasa dışı tek taraflı yaptırımlara rağmen özellikle ekonomik ve ticari alanda ikili anlaşmaların uygulanmasının takibi için gösterdikleri çabalarının ele alındı, Suriye ve İran halklarının çıkarlarına hizmet etmek ve kararlılıklarını güçlendirmek için bir araya geldikleri ortak bağları güçlendirmeye yönelik çalışmaların yoğunlaştırılmasına dikkat çekildi

İki ülke arasında terörle mücadele alanında işbirliğinin sürdürülmesinin de ele alındığı görüşmede Abdullehyan, Suriye’nin rolünü yerine getirmesinin bölge istikrarı için önemli olduğunu göz önünde bulundurarak, ülkesinin tüm Suriye toprakları kurtarılana kadar Suriye’ye ve halkına verdiği desteği yineledi.

Abdullehyan, Cumhurbaşkanı Esad’a İran nükleer anlaşmasına ilişkin devam eden görüşmelerle ilgili bir sunum yaptı ve ülkesinin bu konuda İran halkının hak ve çıkarları doğrultusunda girişimlerde bulunduğunu belirterek, Batılı tarafların bu girişimlere yanıt vermesi için uzlaşmaya varmanın ciddi bir irade gerektirdiğini vurguladı.

Kendi yönünden Cumhurbaşkanı Esad, siyasette standart ve ilkelerden başka bir niyet olmadığını dikkate alarak, ilke ve haklara bağlılığı ve maruz kaldığı baskılar karşısında taviz vermemesiyle İran’ın bu bağlamda aldığı yolun doğruluğunu belirterek, İran’ın nükleer dosyası üzerinde anlaşmaya varılmasının bugün İran’ın ve bölgenin çıkarlarına hizmet etmek, küresel denge için daha önemli hale geldiğinin altını çizdi.

Görüşmede ayrıca, iki ülkenin uluslararası ilişkileri istikrara kavuşturmanın ve uluslararası dengeyi tehlikeye atmamak için çalışmanın önemi üzerinde anlaşmaya vardığı Ukrayna’daki Rus özel askeri operasyonu da dahil olmak üzere, ortak çıkarları ilgilendiren bir dizi siyasi konuda görüş ve vizyon alışverişinde bulunuldu.

Batılı ülkelerin uluslararası barış ve güvenliği tehdit etmeye çalıştıkları tehlikeli şoklara karşı ve dünyanın içinden geçtiği bu kritik aşamada meydana gelen değişikliklerin ortasında iki ülke arasındaki iletişimin yoğunlaştırılmasının önemi üzerinde mutabık kalındı.