Caferi: Tek Taraflı Zorlayıcı Yaptırımlar Suriye’nin Karşı Karşıya Olduğu En Bariz Meydan Okumadır

NEW YORK – Suriye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Dr. Beşşar Caferi, BM’nin Suriye’deki çalışmalarının yalnızca programları, fonları ve ajansları aracılığıyla değil, aynı zamanda insani boyuttaki çalışmalarının da önemini belirterek, siyasileştirme girişimlerinden uzaklaşılması, kalkınma çalışmalarını ilerletme ve savaş yıllarının Suriye’ye getirdiği zorlukları ortadan kaldırma çabalarında Suriye hükümetine gerekli desteği sağlama çağrısında bulundu.

Caferi, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun yetmiş beşinci oturumunun “ikinci” Ekonomik ve Mali Komitesi’nin açılışı sırasında yaptığı açıklamada, Suriye’nin karşı karşıya olduğu en önemli zorluklardan birinin, Suriye halkına uygulanan ve BM Genel Sekreteri’nin de sona erdirilmesi çağrısında bulunduğu, üst düzey Birleşmiş Milletler temsilcilerinin sağlık sektörü ve insan hakları üzerindeki tehlikeli etkileri ışığında bu zorlayıcı önlemleri azaltma veya askıya alma ihtiyacına ilişkin beyan ve taleplere ek olarak ülkenin Covid-19 salgınına yanıt verme yeteneğini zayıflattığı sebebiyle, tek taraflı zorlayıcı yaptırımlar olduğunu söyledi.

Caferi, komitenin 1996 yılından beri Doğu Kudüs dahil işgal altındaki Filistin topraklarındaki Filistin halkının ve işgal altındaki Suriyeli Golan’daki Arap nüfusunun doğal kaynakları üzerindeki kalıcı egemenliğine ilişkin her yıl aldığı kararın önemine dikkat çekerek, Suriye’nin işgalci İsrail uygulamalarını, işgal altındaki Suriyeli Golan ve işgal altındaki Filistin topraklarındaki doğal kaynakları yağmalamasını ve sürekli sömürmesini kınadığını, onlara zarar verdiğini, kayıplarına neden olduğunu ve tehlikeye attığını dile getirdi.

Caferi açıklamasının sonunda, Suriye Arap Cumhuriyeti hükümeti’nin, Suriye devlet kurumlarının Suriye’ye dayattığı terörist savaş yıllarının getirdiği tüm zorlukların ve Covid-19 pandeminin bıraktığı yeni engellerin üstesinden gelme çabalarını ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerini desteklemek için, uluslararası hukuk ilkelerine ve en başta ulusal egemenlik ilkesi olan Birleşmiş Milletler Misakı hükümlerine saygıya dayalı adil küresel ortaklıklar kurmayı beklediğini ifade etti.