MOSKOVA – Başbakan Yardımcısı Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Velid Muallim, Suriye’nin Rusya ile ilişkilerinin köklü ve uzun vadeli olduğunu, iki ülke yetkilileri arasındaki karşılıklı ziyaretlerin çeşitli alanlarda koordinasyonu ve işbirliğini derinleştirdiğini vurguladı.
Russia Today ile yaptığı röportajda Muallim, Suriye-Rus Ticaret, Ekonomik ve Bilimsel Ortak İşbirliği Komitesi’nin 12. toplantısında Suriye heyetinin başında Moskova’ya yaptığı ziyarette, Rus şirketlerinin yürüttüğü projelerle komite toplantılarının önemli olduğunu ve gelecekte işbirliği yapmanın çeşitli yönlerini ele aldığını söyleyerek; “ekonomik ilişkilerimizi siyasi ilişkimizin seviyesine getirmeyi dört gözle bekliyoruz” dedi.
Suriye halkına karşı yeni Amerikan zorlayıcı tedbirleri uygulayan “Sezar” yasası ile ilgili bir soruya cevaben, Muallim, bu yasanın sadece Suriye’ye karşı değil, ABD’nin müttefikleri ve arkadaşları için de uygulanan Amerikan politikasının bir parçası olduğunu belirterek, Rusya’dan Avrupa’ya gaz taşımak için “Kuzey Akımı ve Güney Akımı” projesinin inşasında çalışan şirketlere de yaptırım uygulamasının bunun kanıtı olduğunu vurguladı.
Amerikan dış politkasında araç olarak dayatılan ve uluslararası sahada uygulanan Amerikan yaptırımları sisteminin, bu sistemden zarar gören ülkelerin bunu kırması için kendi aralarında dayanışmaya ihtiyaç duyduğunu ve buna kadir olduğunu ifade etti.
erörist grup IŞİD’in Suriye petrol kuyularının devam eden işgalini haklı çıkarmak için hala bir Amerikan olarak durduğuna işaret eden Muallim; ” Gerçekte “IŞİD” ile savaşan Suriye ordusudur.. El Cezire bölgesindeki tüm halkımız ordumuzun yaptığı fedakarlıkların büyüklüğünü biliyor.. ama bu mum Amerika tarafından kullanılıyor, IŞİD’i besliyor ve katifleştiriyor, liderlerini koruyor, başka bölgelerde kullanmak için bir bölgeden başka bir bölgeye taşıyor, öyle ki Amerikan politikasının terörü istismar ettiği biliniyor” dedi.
Bakan Muallim, Suriye Arap Ordusu İdlib operasyonlarının, sayın Cumhurbaşkanı Beşşar Esad’ın Suriye Arap Cumhuriyeti’nin her karış toprağını kurtarmak olarak belirlediği Suriye’nin politikası ve tutumunun bir bölümü olduğuna dikkat çekti.
İşgalci İsrail varlığının Suriye’ye karşı saldırılarının kabul edilemez olduğu yönündeki bahanelerle ilgili bir soruya cevaben Muallim:”Türkiye’nin Kürt, ABD’nin de “IŞİD” konularında yaptıkları gibi tümünün, Suriye’ye saldırganlığı pazarlamak için hayali gerekçeler olduğunu vurguladı.
Moskova’da bir Türk heyeti ile toplantı yapma olasılığı hakkında da Bakan Muallim: “Türkiye’nin Suriye topraklarını işgali ışığında her zaman toplantının fizibilitesini düşünmeliyiz, toprakların Türk işgalinden kurtulmasına mı yol açacak yoksa sadece toplantı olsun diyemi.. eğer böyle ise ilgilenmiyoruz” dedi.
Türk rejiminin Suriye’nin el Cezire bölgesi konusunda Türk-Rus ittifakı gereğince yükümlülüklerini uygulamadığını, dolyısıyla o bölgedeki diğer seçeneğin askeri olduğunu açıklayan Muallim, Türk politika boyutlarının tehlikeli olduğunu öyle ki Türklerin, yerel sakinleri başkalarıyla değiştirme kanalıyla Suriye’de soykırım uyguladığını, özellikle de Afrin, Cerablus ve başka bölgeler başta olmak üzere, demografik değişimden, Türk eğitim düzeninin okullara geçirilmesi ve sokak isimlerinin değiştirilmesi ile somut olarak olanların, Türkiye’nin Rusya veya İran’a bu işgalin geçici olduğuna dair güvencelerinin doğruyu yansıtmadığını dile getirdi.
Suriye’nin başta petrol olmak üzere herhangi bir konuda hiç kimseye hiçbir taviz vermediğini vurgulayan Muallim: “Taviz vermek isteseydik Suriye’deki kriz bütün bu yıllar devam etmezdi.. Sahada ilerlediğimiz, başarılar kaydettiğimiz ve kahraman Suriye halkının daha fazla direnç kaydettiği bir zamanda taviz vermemiz mantıksızdır. Kim buna inanıyorsa hatalıdır.. Ayrıca Suriye halkı bütün bu süre boyunca dimdik ayakta kaldı, tehlikeli krizlerle karşı karşıya kaldı, direndi ve sabretti. Bundan dolayı bu durumu halkımızın direnci sayesinde aşacağız” dedi.
Suriye’de yeniden imar sürecinin birkaç yıl önce başladığına ve yakın gelecekte bunun daha da artmasını umduklarına dikkat çeken Muallim, tehcir edilenlerin Suriye’ye dönüşlerine sıcak baktıklarını ve Suriye devletinin kendilerine iyi bir yaşamın garantisi için tüm imkanları sunduğunu lakin batılı ülkelerin dönüşlerini engellediğini ve bu ülkelerin onları Suriye devletine karşı politik silah olarak kullandığını vurgulayarak, Suriye’nin kaynaklarıyla zengin olduğunu, ziraat ve sanayinin teşvik edilmesi kanalıyla ekonomik krizlere karşı koymada kendi kendine itimat etmenin önemini vurguladı.
Cenevre’de Anayasayı Tartışma Komitesinin çalışmalarının gidişiyle ilgili soruya cevaben Muallim, komitenin çalışma seyrine her tur kanalıyla cevap vermenin hatalı olduğunu belirterek: “Bu doğal bir şeydir.. Sen aralarında güven olmayan, aralarında güven etmenlerinin bulunmadığı iki tarafı getirmek istiyorsun. Güven ilkesini geliştirmek ve işe başlamak için aralarında tartışılması gereken unsurlar olmalı.. Bu şimdiye kadar sağlanmadı.. Her tur sonrasında sonuçları değerlendirmek her zman hatalıdır. Çalışmaya başlamak için bir güven platformu oluşturmayı beklemeli ve yardım etmelisiniz” dedi.