ŞAM – Cumhurbaşkanı Beşşar el Esad Amerika Birleşik Devletleri veya koalisyonun yaptıklarından uzak bir şekilde Suriye’nin teröre her yerde saldırdığını belirterek:”Bizler Suriyeliler olarak, Suriye’nin Batılıların elinde bir kukla olmasını kabul etmeyiz, tüm netlikle söylüyorum ki bu en önemli hedef ve ilkelerimizden biridir” diye vurguladı.
Cumhurbaşkanı el Esad Fransız Paris Matcs Dergisine verdiği röportajında; terörün havadan bitirilmesinin mümkün olmadığını, bölgelerin coğrafyasını çok iyi bilen ve aynı zamanda onunla beraber hareket eden kara güçlerinin olmadığı takdirde somut olarak sonuç almanın da mümkün olmadığını bu yüzden de 2 aydan fazla bir zamandan beri koalisyon darbelerinin gerçek bir sonuç aldığını söyleyemeyiz” diyerek, uluslar arası koalisyonun hava bombardımanlarının Suriye’ye faydası olduğu yönündeki söylemlerin doğru olmadığını ve bu darbelerin göstermelik darbeler olduğunu vurguladı.
Terörün organizasyon ve yapılanmalar değil kıtalararası bir ideoloji olduğunu açıklayan Esad, 20 yıl önce terörün örgütten ihraç edildiğini özellikle de Suudi Arabistan gibi Körfez ülkelerinden geldiğini, şimdi de özellikle Fransa başta olmak üzere Avrupa’dan geldiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Esad, Suriye’ye gelen Avrupalı teröristlerin en yüksek oranının Fransızlardan oluştuğunu söyledi.
Röportajın Tam Metni:
Birinci soru: Sayın Cumhurbaşkanı, savaş üzerinden 3 yıl geçmesinden sonra durumlarla bugüne vardığımızda, 2011 yılında ilk devrim işaretlerinin çıktığı zaman durumları daha değişik bir şekilde yönetmediğiniz için pişman mısınız. Olanlardan dolayı kendinizi sorumlu hissediyor musunuz?
Cumhurbaşkanı Esad: “Daha ilk günlerde ordu ve polisten şehitler vardı. Öyleyse daha ilk günden terörle karşı karşıyaydık. Gösterilerin olduğu doğrudur lakin sayısı büyük değildi. Bu gibi durumda teröristlere karşı halkını savunmaktan başka bir seçeneğin de yok.başka bir seçenek bulunmuyordu. Pişman olduğumuzu söyleyemeyiz çünkü ilk günden terörle savaşıyorduk. Bu uygulamada hataların hasıl olduğu anlamına gelmez. Daha açık bir şekilde konuşalım.
Katar o günlerde olayların en başından söz konusu teröristlere büyük paralar ödemeseydi, lojistik olarak da Türkiye desteklemeseydi, siyasi olarak batı da onları desteklemeseydi, o zaman durumlar değişecekti. Kriz öncesi Suriye’mizde doğal olan problemler ve hatalar vardı. Bu da olayların gelişme sebebinin dahili olduğu anlamına gelmez” dedi.
İkinci Soru: Bu savaş esnasında ordunuzun aşırı şiddet kullanması ayıplanıyor. Neden sivilleri bombardıman ateşine tutuyor?
Esad: Bir terörist sana silahla saldırdığında kendi nefsini ve halkını nasıl savunursun? Diyalog ile. Ordu karşı taraf silah kullandığında silahını kullanıyor. Bizim açımızdan Suriye’de hedefimizde sivilleri vurmamız imkansız. Sivilleri bombardıman ateşine tutmak için bir sebep yok. Eğer bizler bugün sivilleri öldürüyorsan bu halkı öldürüyoruz demektir. Aynı zamanda da teröristlerle savaşıyoruz. Bize karşı duran ve teröristleri destekleyen ülkelerle de savaşıyoruz. Körfez, Türkiye ve batı. Nasıl 4 yıl ayakta durabiliriz. Eğer halkı savunmasaydık ayakta durmamızın imkanı yoktu. Dolayısıyla sivilleri vurduğumuz mantıksız söylemlerdir.
Üçüncü Soru: Uydu fotoğraflarında Homs ve Hama kentlerinin tamamıyla yıkılmış olduğu görülüyor. Ülkenizin üyesi olduğu Birleşmiş Milletler Örgütü de bu savaş esnasında 190 bin kişinin öldüğünden söz ediyor. Söz konusu Semtlerin sakinlerinin tümü terörist miydi?
Cumhurbaşkanı Esad: ilk önce BM’nin istatistikleri üzerinde derine inelim. Kaynakları nedir. Şu anda dünyada özellikle de medyada öne sürdüğü rakamlar mübalağa edilmiş rakamlardır. Doğru değildir. İkincisi yıkım fotoğrafları sadece uydu fotoğraflarında değil somut olarak da bulunuyor. Doğrudur. Lakin, teröristler bir bölgeye gelip işgal ettiklerinde orduya düşen görev o bölgeyi kurtarmak düşüyor, çatışmalar oluyor doğal olarak da yıkımın olması da normaldir. Lakin her halükarda teröristler bir bölgeye girdiklerinde siviller o bölgeden kaçıyor. Gerçekte Suriye’de kurbanların büyük oranının devleti teyit edenlerden olduğunu görürüz aksi değildir. Büyük bir bölümü ise terör patlamalarında düşmüştür. Tabiidir ki savaş halinde olduğunu zaman evinde de terör olduğu zaman masum sivillerin düşmesini engellemenin imkanı yoktur. Bu dünyanın her yerinde olan bir şeydir. Velakin devletin sivilleri hedef alması imkansızdır.
Dördüncü Soru: Yine BM Örgütüne göre, komşu ülkelerde 3 milyon Suriyeli mültecinin bulunduğunu gösteriyor. Yani Suriye nüfusunun sekizde birine tekabül ediyor. Bütün bunlar teröristlerin ortakları mıdır?
Esad: “Hayır. Hayır. Genel olarak Suriye’den çıkanlar terör sebebiyle çıkan şahıslardır. Bunlardan terörü destekleyenler de var devleti destekleyenler de var. Güvenlik şartları sebebiyle çıktı. Hiç bir tarafı desteklemeyenlerin sayısı da az değil bunların içerisinde.”
Beşinci Soru: Askeri görüş açısından, bu savaşı sizlerin kazanmasını sağlayacak alternatif vesilelere sahip misiniz?
Cumhurbaşkanı Esad: “Bizler sadece çetelerle değil ülkelerle savaşıyoruz. Bunlara milyarlarca dolar sarf ediliyor. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu muhtelif ülkelerden silah akıyor kendilerine. Bundan dolayı askeri açıdan kolay bir savaş değildir. Buna rağmen Suriye ordusu bir çok bölgede ilerlemektedir. Öte yandan bu savaşın nasıl biteceğini sana kimse söyleyemez. Lakin esas savaş onlar için başlardaydı bu da Suriyelilerin kalplerini nasıl kazanacaklarıydı. Bu savaşı da kaybettiler. Teröristleri kuluçkası da çok dar bir hal almaya başladı. Bu kuluçkanın günden güne gerilemesi de ordunun ilerleme sebebi oldu. Öyleyse bu savaşa askeri, sosyal ve siyasi açıdan bakmamız gerekiyor.”
Altıncı Soru: Lakin onlar topraklarınızın hakimiyet alanınız dışında olduğuna göre, onlar daha kaybetmedi demek?
Başkan Esad: “Suriye Arap Ordusu her yerde mevcut değildir. Her yerde olması da imkansızdır. Dolayısıyla ordunun bulunmadığı her yere teröristler sınırdan geliyor ve o bölgeye giriyor. Velakin ordu hangi bölgeyi geri alma kararı aldıysa geri aldı ve oraya girdi. Onlar bir parça aldı bizler bir bölüm aldık demek için iki ordu arasında var olan bir savaşın olması lazım ki öğle değildir. Şu anda savaş düşündüğün gibi değildir. Sen bir anda herhangi bir kente veya bir köye aniden sızan terörist gruplardan bahsediyorsun. Bu yüzden uzun ve zor bir savaş olacak.”
Yedinci Soru: bir çokları çözümün gidişinizde olduğunu söylüyor. Çözümün gidişinizde olduğuna inanıyor musunuz?
Esad: “Dünyanın herhangi bir ülkesinde Cumhurbaşkanı anayasal icraatlarla gelir anayasal icraatlarla da gider. Bir başkanın kaos kanalıyla gelmesi mümkün değil, kaos yoluyla gitmesi de öyle.bu sözlere en somut delil de Fransa politikasının Kaddafi’ye saldırı yoluyla Libya’da ulaştığı noktadır. Sonucu ne oldu. Kaddafi’nin gidişinden sonra kaos oldu. Gidişi çözüm getirdi mi? Durumlar iyileşerek Libya demokratik bir ülke mi oldu? Devlet gemi gibidir. Fırtına çıktığında mürettebat gemiyi bırakarak kaçmaz. Yolcular çıkma kararı alırsa o gemiden en son çıkan kaptan olur yolcular değil.”
Sekizinci Soru: Bu Kaptanın ölüme hazır olduğu anlamına geliyor. Muammer Kaddafi’den söz ettiniz, aynı kaderle karşı karşıya kalmaktan, Saddam Hüseyin veya Kaddafi gibi ölmekten korkuyor musunuz?
Esad: “Evvela kaptan ölüm veya yaşamı düşünmez. Gemiyi nasıl kurtaracağını düşünür. Bunu düşünür. Eğer gemi batarsa bütün herkes ölecektir. Dolayısıyla bize düşen görev ülkeyi kurtarmaktır. Lakin önemli bir şeyin üzerinde durmak istiyorum o da, Cumhurbaşkanı olarak kalışım, ne krizden önce ne esnasında ne de krizden sonra benim açımdan hedef olmadı. Lakin biz Suriyeliler Suriye’nin batının elinde kukla olmasını kabul etmeyiz. En önemli hedeflerimiz ve ilkelerimizi çok açık ve net bir şekilde söylüyorum.”
Dokuzuncu Soru: “İslam Devletinden” söz edelim. Bazıları Suriye rejiminin topraklarını bölmek için aşırı İslamcı radikalcilerin çıkışını teşvik ettiğini söylüyor. Buna cevabınız nedir?
Esad: “Suriye’de devletimiz vardır rejimimiz diye bir şey yoktur. İlk önce değimler üzerinde uzlaşalım. İkincisi bu sözlerin doğru olduğunu farz edersek, IŞİD’i bizler destekledik görüşü, bu şu demektir, bizlere saldırması için bizler bu örgütten talep ettik, askeri havaalanlarına saldırsın, yüzlerce askerimizi öldürsün kent ve köyleri işgal etsin. Bu sözlerde ki mantık nerede? Bunlardan kazancımız ne olacak? Dedikleri gibi muhalefeti bölmek ve zayıflatmak mı? Bizler muhalefette ki o tarafların öneminden bir şey eksiltme haceti içerisinde değiliz. Batı’nın kendisi şu anda muhalefetin hayal bir muhalefet olduğundan söz ediyor. Obama’nın kendisi aynen bunları söyledi. Öyleyse bu tez yanlıştır. Lakin hakikat nedir. Hakikat odur ki IŞİD 2006 yılında Irak’ta kuruldu. Irak’ı da Suriye değil Amerika işgal etti. Abu Bekir el Bağdadi Suriye’nin değil Amerikan hapishanelerindeydi. Öyleyse IŞİD’i kim kurdu? Suriye mi ABD mi?”
Onuncu Soru: Şam’da görüştüğümüz Suriyeliler IŞİD’e karşı savaştan ziyade batı’da yatan cihadist hücrelerden bahsediyorlar. Bu garip değil midir?
Cumhurbaşkanı Esad: “Terör örgüt veya profil değil ideolojidir. İdeoloji de kıtalar arası ideolojidir. 20 yıl önce terör ihracatı bölgemizden yapılıyordu. Özellikle de Suudi Arabistan gibi Körfez ülkelerinden. Şimdi ise özellikle Fransa başta olmak üzere Avrupa’dan bize geliyor. Suriye’ye gelen teröristlerin en yüksek oranını Fransızlar oluşturuyor. Ülkeniz Fransa’da olaylar oldu. Belçika’da Yahudi Müzesine saldırı gerçekleşti. Bu halde Avrupa’da terör artık yatmıyor. Yeniden canlandırıldı.
On Birinci Soru: Amerikalılar bugün “İslam Devletine” savaşlarında aşamalı taktik ortaklarıdır. Müdahalelerini halen ulusal egemenliğe ihlal olarak mı görüyorsunuz?
Esad: Evvela, taktiksel olduğunu sen söyledin bu kelime önemli bir noktadır. Bildiğin üzere stratejisiz taktik sonuç vermez. Öyleyse terörü hezimetine yol açmayacaktır. İllegal bir müdahaledir. En başta güvenlik konseyinden bir kararla örtünmediği için. Suriye gibi bir ülkenin egemenliğini önemsemediği için. Öyleyse evet illegal bir müdahaledir dolayısıyla da egemenliğe ihlaldir.
On İkinci Soru: Fransız Haber Ajansına göre hava silahını 40 günde en az 2 bin sorti yapmıştır. Bu sayı oldukça büyük. Uçaklarınız uçaklarıyla kesiştiğinde. Örneğin Rakka’yı bombalamaya giderken. Saldırı yapmama üzerinde aranızda bir koordinasyon veya ittifak var mı?
Cumhurbaşkanı Esad: “Dolaylı bir koordinasyon yoktur. Lakin bizler ABD veya koalisyon ne yaparlarsa yapsınlar terörü her yerde vuruyoruz. Teröristleri vurmak için günlük Suriye hava saldırılarının koalisyonun günlük hava saldırılarında daha fazla olduğunu garipseyeceksin. Öyleyse bir koordinasyon söz konusu değildir. Aynı zamanda da koalisyon darbelerinin gerçeği göstermelik darbelerdir.
On Üçüncü Soru: Lakin bu saldırılar size yardımcı oluyor. ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel’in istifa sebeplerinden biri de hükümetinize ve tutumlarınıza destek verdiği inancında yatıyor.
Esad: Bu sorunun içeriği bir önceki sorun olan “IŞİD’i desteklediğimizle” çeliştiğine dikkat et. Bu da IŞİD’in düşmanı olduğumuz anlamına geliyor.
Gazetecinin Müdahalesi: ”Ben bazıları bazen muhalefeti bölmek için IŞİD’i desteklediğinizi söylüyor” dedim
Cumhurbaşkanı: Ben de seni kastetmiyorum. Ben o “bazılarını” kastediyorum.
Gazetecinin Müdahalesi: “Amerikan görüşüne göre Chuk Hagel’in istifası koalisyonun saldırı sonuçlarından biriyse, söz konusu koalisyon darbelerinin size yardım ettiğini görüyor musunuz?
Esad: Terörü havadan bitirmeniz mümkün değil. Bölgelerin coğrafya ayrıntılarını bilmeyen kara güçleri olmaması halinde ve aynı zamanda onlarla birlikte hareket etmiyorsa somut sonuçların sağlanması da mümkün değildir. Bu yüzden koalisyon hamlelerinin üzerinden 2 aydan fazla bir süreden sonra bu yönde somut olarak gerçek sonuçlar bulunmamaktadır. Koalisyon darbelerinin bizlere yardımcı olduğu sözleri de doğru değildir. Eğer bu darbeler ciddi ve aktif olsaydı kesinlikle sana faydalandığımızı derdim. Lakin IŞİD’e karşı somut olarak çatışmaları yaşayan bizleriz, hiç bir değişiklik de hissetmedik. Özellikle de Türkiye halen o bölgelerde IŞİD’e doğrudan destek vermektedir.
On Dördüncü Soru: 14 Temmuz 2008 tarihinde Şanzelize’deki ana meydanda durdunuz. Akdeniz Zirvesinde. Bugün ise Fransa Hükümeti sizleri uzaklaştırışmış olarak sayıyor. Buna yönelik ne hissediyorsunuz?
Esad: 2008-2011 yılları arasında uzanan iyi ilişkiler Fransa’nın inisiyatifiyle olmadı. Bilakis iki yönlüydü. Birincisi o zamanda Fransa yönetimine teklif götüren Amerikan tarafının, özellikle İran’la ilgili olan başta olmak üzere Suriye rolüne etki yapması, ikincisiyse Fransa’nın Suriye ile ilişkilerini iyileştirmesine iten Katar rolü. Öyleyse Fransa ile iyi ilişki bağımsız bir iradeyle değil Amerikan ve Katar’ın desteğiyle oldu. Arada fark yok iki yönetim de bağımsız değil. Yönetimden kastım Holland ve Sarkozy.
On Beşinci Soru: Fransois Holland sizleri halen hasmı olarak görüyor. Aranızdaki iletişimin bir gün yeniden döneceğine inanıyor musunuz?
Cumhurbaşkanı Esad: “Mesele kişisel bir mesele değilidir. Temelde ben Holland’ı tanımıyorum. Asıl mesele devletler arasındaki ilişkiler ve iki ülke halklarının çıkar ilişkisidir. Ortak çıkarlar için çalışan herhangi bir Fransız yetkili veya Fransız hükümeti olduğu zaman bizler onunla işbirliği içinde olacağız. Lakin bu yönetim aynı zamanda bizim ve Fransız halkının çıkarları aksine çalışmaktadır. Benim onun şahsi düşmanı olduğuma gelince ben bunda bir mantık görmüyorum. Ben Holland ile hiç bir şey üzerinde rekabet halinde değilim. Zannediyorum ki onun Fransa’daki tek rakibi şu anda IŞİD’tir. Çünkü popülariteleri birbirlerine yakındır.”
On Altıncı Soru: Suriye’de bugün kimyasal silah bulunuyor mu? Evet veya hayır.
Cumhurbaşkanı Esad: Hayır. Bunu ilan ettiğimiz zaman ilanımız net ve açıktı. Kimyasal silahlardan ödün vermeyi kararlaştırdığımızda ise kararımız tamdı.
On Yedinci Soru: Lakin Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry ittifakı ihlal etmenizle suçluyor. Çünkü kloru kullandınız. Bu doğru mudur?
Esad: “Kloru Suriye’nin evinde bulma imkanınız var. Her insanın elinde klor vardır. Her hangi bir grup da kullanabilir. Lakin bizler kullanmadık. Çünkü elimizde klordan daha aktif konvansiyonel silahlarımız var. Kullanmaya da ihtiyacımız yoktur. Ve bizler teröristlere yönelik bir savaş yürütüyor konvansiyonel silahı da gizlemeden veya bundan çekinmeden kullanıyoruz bu da hakkımızdır. Dolayısıyla klora ihtiyacımız yok. Bu gibi suçlamalar bizleri şaşırtmıyor. Amerikalılar Suriye’deki krizle ilgili ne zaman doğru bir şey söylediler ki!!!”
On Sekizinci Soru: Kimyasal silah kullandınız mı?
Esad: “Bu tür silahı kullanmadık. Herhangi bir mekanda kullansaydık onlarca belki de yüz binlerce insan ölürdü. Bu gibi silahların geçen yıl dendiği gibi sadece 100 veya 200 bin kişiyi öldürmesi mümkün değildir. Özellikle de en azından Suriyelilerin yüz binlerce belki de milyonlarca bulunduğu bölgelerden bahsediyoruz.”
On Dokuzuncu Soru: 2010 Ekim ayında son Paris ziyaretinizde eşiniz Esma ile bir röportaj gerçekleştirmiştim. Ülkeniz dışına seyahat yapmayı özlüyor musunuz?
Cumhurbaşkanı Esad: “Her halükarda ben seyahat meraklısı değilim. Ziyaretlerim de seyahat değil iş amaçlıydı. Lakin gerçekten özlediğim şey Suriye’nin eskiden olduğu gibi olmasıdır. Bunu özlüyorum. Tabi ki de değişik bir dünyayı özlüyoruz. Mantıklı ve ahlaklı ilişkilerin bulunduğu bir dünyayı. O zamanlarda bölgemizin gelişmesine büyük umutlar bağlıyorduk. Daha fazla ideolojik açılım. Fransa’nın kültürel mirasıyla Suriye ve Ortadoğu’da bu rolü oynamaya kadir en yüksek şansa sahip ülke olduğuna inanıyorduk.”
Yirminci Soru: Sayın eşiniz kendisini çağdaşlık ve modernlik büyükelçisi olarak görüyordu.. Günümüzde ise Suriye’de yaşananları nasıl yaşıyor ve nasıl algılıyor?
Cumhurbaşkanı Esad: “O da tüm Suriyeliler gibi acı duyuyor. Suriye’de gördüğümüz kan ve yıkıma şüphesiz hepimiz üzülüyoruz. Suriye’nin yıllar değil, asırlar öncesine dönmesi, güvenli ve istikrarlı dünya ülkeleri listesinde beşinci sırada yer alan Suriye’nin günümüzde teröristlerin bulunduğu yer haline gelmesi şüphesiz hepimizi derinden üzmektedir. İkimiz de batılı devletlerin kalkınma ve açılıma yardım edeceğini sanıyorduk. Fakat ne yazık ki tam aksi yönde gittiler. Her şeyden önce terör ve yıkımı desteklediler. Bundan daha kötüsü de Katar ve Suudi Arabistan gibi orta çağlardan kalma devletleri de kendisine müttefik saydılar..”
Yirmi Birinci Soru: Sizleri çocuklarına çok yakın bir şahıs olarak niteliyorlar. Akşam eve döndüğünüzde onlara ülkenizde olanları nasıl açıklıyorsunuz?
Cumhurbaşkanı Esad: “Doğal olarak bu diyalog Suriye’nin her evinde dönüyor. Bu diyalog da en zor şey ise bu krizdeki idrakleri olabileceğin çocuklarla teamül ettiğin zamandır. Orada iki temel soru soruluyor. Tabi sadece bizim ailemizde değil dediğim gibi ailelerin çoğunda. Birinci soru, Allah’ı ve İslam dinini savunduklarını söyleyen veya zanneden şahısların nasıl öldürebileceği ve keseceğidir. Bu çelişkili bir durumdur açıklanması da kolay değildir. Çocuklar da bunların, “hatalı olduklarını biliyorlar mı yoksa bilmiyorlar mı?” sorusunu soruyorlar. Burada cevap, bilenlerin olduğu lakin özel hedefler için dini istismar ediyor. Ayrıca dinin hayır olduğunu bilmeyen cahil insan da var. Dinin öldürme olduğunu zannediyor. Başka bir soru ise, batı neden bizlere saldırıyor, neden teröristleri destekliyor veya yıkımı destekliyor? Tabi genel olarak batı demiyorlar bilakis size ülke adı veriyorlar, bunlardan biri de Amerika, Fransa veya İngiltere. Neden böyle yapıyorlar. Biz onlara zarar verdik mi? Bizler de onlara halkların ve devletlerin birbirinden farklı olduğunu anlatıyoruz.
Gazeteci: Teşekkür ederim.
Cumhurbaşkanı Beşşar Esad: Ben teşekkür ederim.