ŞAM – Suriye Türk ordusundan birliklerin İdlib İline istilasını en keskin ifadelerle kınarken; bu istilanın Suriye’nin egemenliğine ve topraklarının selametine açık bir saldırı niteliğinde olup uluslar arası kanunlar ve misaklara da açık bir ihlal teşkil ettiğini vurguladı.
Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığında yetkili bir kaynak; Türkiye ordusunun bu saldırısı ve istilasının Astana’da yapılan Suriye konulu görüşmelerde garantör ülkeler arasında sağlanan anlaşmaların içeriği ile hiçbir ilgisi olmadığının altını çizdi.
Yetkili istilanın Astana görüşmeleri ve bu görüşmelerde garantör ülkeler arasında sağlanan anlaşmalara tamamen ters düştüğünü ve bu anlaşmaların dışına çıkma niteliğinde olduğunu vurgularken Türkiye rejiminin Astana’da varılan anlaşmalara bağlı kalması gerektiğine dikkat çekti.
Suriye’nin topraklarını istila eden Türk birliklerinden derhal ve kayıtsız şartsız Suriye topraklarından çıkmalarını talep ettiğinin altını çizen yetkili kaynak; Türkiye rejiminin bu istilacı ve düşmancı tutumunu hiçbir bahane altında aklayamayacağına vurgu yaptı.
Türk birliklerinin İdlib İlinde Kaide Örgütünün Suriye kolu Nusra Cephesi ile işbirliğinin Türkiye rejimi ile radikal terör örgütleri arasındaki organik başları kuşkuya yer bırakmadan kanıtladığını belirten yetkili kaynak; bunun da uluslar arası toplumdan Erdoğan rejiminin uluslar arası radikal teröre desteği karşısında caydırıcı icraatlar almasını gerektirdiğini ifade etti. Yetkili kaynak Erdoğan rejiminin desteklediği bu terörün sadece bölge halklarını değil, tüm dünya halkları ve güvenliğine karşı ciddi bir tehdit teşkil ettiğinin altını çizdi.
Yetkili kaynak yedi yıla yakın süredir muhtelif isimler altında faaliyet gösteren ve Suriye halkının kanlarını vahşice akıtan teröristlere desteği kanıtlanan Erdoğan rejiminin terörle mücadele gibi bir bahanesinin kesinlikle inandırıcı olmadığını, bu bahaneyle de dünya kamuoyunu kandıramayacağını vurguladı.